92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Süsengillerden, yaprakları kılıç biçiminde, çiçekleri iri ve mor renkli, güzel görünüşlü ve kokulu, çok yıllık bir süs bitkisi, susam (İris germanica)
Lisan : Farsça sūsen
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir çeneklilerden, süsen, safran vb. bitkileri içine alan bir familya
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Su kamışıgillerden, şeridi andıran, 1 metreye kadar uzayabilen, yaprakları açık yeşil renkte sucul bir bitki (Sparmanaum)
Telaffuz : su'şeridi
1. isim , isim , isim , isim , İnce şerit biçimindeki yosun tabakasının içine çiğ balık, yağsız, tuzsuz haşlanmış pirinç ve özel baharat karışımının konulmasıyla hazırlanan Japon yemeği
Lisan : Japonca
1. isim , isim , isim , isim , Az konuşma, susma, sükût
1. Büyük, anlamlı, insanı dehşet içinde bırakan bir susku onunkisi.
1. Büyük, anlamlı, insanı dehşet içinde bırakan bir susku onunkisi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok az konuşan, sessiz, sakin olan, sükûti
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Sessiz, sakin bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Suskun olma durumu, sükûtilik
1. Neden suskunluğu ağır bir tehditle yüklü, belli değil.
1. Neden suskunluğu ağır bir tehditle yüklü, belli değil.
süsleme sanatları
1. isim , isim , isim , isim , Süslemek işi, bezeme, donama, tezyin
2. Süsleri yerleştirme biçimi veya sanatı
3. Sanat eserlerinin yüzeyini süslemek için kullanılan motif, oyma vb
1. isim , isim , isim , isim , Bir yapıyı, bir eşyayı kullanış amacıyla birlikte göze daha güzel göstermek için çeşitli türde yapılan estetik çalışmaların tümü, süslemecilik
1. -i , -i , -i , -i , Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek
1. Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar.
1. Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Söz oyunlarıyla güzelleştirmek
1. Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı âdeta ağlamaklı ederdim.
1. Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı âdeta ağlamaklı ederdim.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birinin kusurlarını uzun uzun yüzüne vurmak
1. Ben onu bir süsleyeyim de görsün.
1. Ben onu bir süsleyeyim de görsün.
1. isim , isim , isim , isim , Süslenmek işi
1. Sekiz evin sekiz hanımı da hararetli bir süslenme yarışına girdiler.
1. Sekiz evin sekiz hanımı da hararetli bir süslenme yarışına girdiler.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Süsleme işine konu olmak
1. Her türlü çiçekle kırlar süslenmiş / Yeşil yaprak giyer dumanlı dağlar
1. Her türlü çiçekle kırlar süslenmiş / Yeşil yaprak giyer dumanlı dağlar
2. Kendini süslemek
1. O gün yılbaşı olduğu için pek süslenmişti.
1. O gün yılbaşı olduğu için pek süslenmişti.
1. -i , -i , -i , -i , Süsleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Süsleme becerisi bulunmak