1. -i , -i , -i , -i , Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek
1. Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar.
1. Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Söz oyunlarıyla güzelleştirmek
1. Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı âdeta ağlamaklı ederdim.
1. Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı âdeta ağlamaklı ederdim.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birinin kusurlarını uzun uzun yüzüne vurmak
1. Ben onu bir süsleyeyim de görsün.
1. Ben onu bir süsleyeyim de görsün.