Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sürme

İlgili Kelimeler:

sürme iskele, iç sürme, kökten sürme, top sürme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürmek işi

2. Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen sistem, sürgü

Örnek:

1. Kapıyı kapadı. Üstünde anahtar ve sürme yoktu.

1. Kapıyı kapadı. Üstünde anahtar ve sürme yoktu.

3. Masa ve dolapta küçük çekmece

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürülerek kullanılan

Örnek:

1. Sürme kapak. Sürme kapı.

1. Sürme kapak. Sürme kapı.


sürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme, is

Örnek:

1. Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu.

1. Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu.


sürme

İlgili Kelimeler:

sürme mantarları, buğday sürmesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık


sürme çekmek
Anlamı:

1. gözleri sürme ile boyamak


sürme iskele
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İskeleye yanaşmış deniz taşıtlarına insanların güvenli olarak inip binmelerini sağlamak amacıyla iskele ile vapur arasına konulan tahta köprü


sürme mantarıgiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sürme mantarlarından bir familya


sürme mantarları
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerin, özellikle tahılların dokularında yaşayan sürme veya rastık denilen hastalığı yapan, bazitli asalak mantarlar takımı


sürmedan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sürmelik


Lisan : Türkçe sürme + Farsça -dān

sürmek fiil

İlgili Kelimeler:

süreduran, süredurum, süregelmek, sürer durum, kuyruksüren

Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yönetip yürütmek, sevk etmek

2. Devam etmek

Örnek:

1. Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer.

1. Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer.

3. Önüne katıp götürmek

Örnek:

1. Koyunları sürmek.

1. Koyunları sürmek.

4. Uzatmak, ileri doğru itmek

Örnek:

1. Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor.

1. Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor.

5. Dokundurmak, değdirmek

Örnek:

1. Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim.

1. Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim.

6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek

Örnek:

1. Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler.

1. Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler.

7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek

Örnek:

1. Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor.

1. Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor.

8. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak

Örnek:

1. Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler.

1. Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler.

9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak

10. -i , -i , -i , -i , Herhangi bir durum içinde bulunmak

Örnek:

1. Dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu.

1. Dört duvar arasında bir memur hayatı sürüyordu.

11. -i , -i , -i , -i , Pulluk veya sabanla toprağı işlemek

Örnek:

1. Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi.

1. Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi.

12. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olmaya devam etmek

Örnek:

1. Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum.

1. Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum.

13. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zaman geçmek

Örnek:

1. Çok sürmez, her şey düzelir.

1. Çok sürmez, her şey düzelir.

14. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Zaman almak

Örnek:

1. Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü.

1. Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü.

15. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek

Örnek:

1. Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı.

1. Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı.

16. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak


sürmeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürmelemek işi


sürmelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sürmeyi sürüp kapamak

Örnek:

1. İlk iş olarak hemen koştum, oda kapısını sürmeledim.

1. İlk iş olarak hemen koştum, oda kapısını sürmeledim.

2. Göze sürme çekmek


sürmelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürmelenmek işi


sürmelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sürmeleme işi yapılmak


sürmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürme ile boyanmış olan

Örnek:

1. Kirpikleri kudretten sürmelidir.

1. Kirpikleri kudretten sürmelidir.

2. Sürgü ile kapatılmış olan, sürmelenmiş olan

Örnek:

1. Yavaşça vitrinin sürmeli camını açtı.

1. Yavaşça vitrinin sürmeli camını açtı.


sürmelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağaç veya kemikten yapılan, içine göz sürmesi konulan küçük kap, sürmedan


sürmenaj
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Sürekli ve aşırı çalışmadan doğan yorgunluk, bitkinlik


Lisan : Fransızca surmenage

Sürmene
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Trabzon iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

sürmesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürme ile boyalı olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Sürme ile boyalı olmaksızın

Örnek:

1. En solgun günlerinde bile gözlerini sürmesiz, dudaklarını boyasız bırakır.

1. En solgun günlerinde bile gözlerini sürmesiz, dudaklarını boyasız bırakır.


sürmeyi gözden çekmek
Anlamı:

1. gözden sürmeyi çekmek


sürnatüralist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Doğaüstücü


Lisan : Fransızca surnaturaliste

sürnatüralizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğaüstücülük


Lisan : Fransızca surnaturalisme

sürpriz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şaşırtı

Örnek:

1. Kocam bugün gazeteci arkadaşlarına bir sürpriz parti vermek istiyor.

1. Kocam bugün gazeteci arkadaşlarına bir sürpriz parti vermek istiyor.


Lisan : Fransızca surprise

sürpriz yapmak
Anlamı:

1. birini, beklenmedik, şaşırtan, sevindiren veya üzen bir olayla karşılaştırmak


sürre

İlgili Kelimeler:

sürre alayı, sürre emini

Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı padişahlarının her yıl Mekke ve Medine'ye gönderdikleri para ve armağanlar


Lisan : Arapça surre

sürre alayı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde her yıl recep ayının on ikisinde Hicaz'a gitmek üzere törenle yola çıkarılan ve padişahların armağanlarını taşıyan topluluk