Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
süreklileştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sürekli duruma getirmek

Örnek:

1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.

1. Her seferinde bu bakışları sıklaştırmak ve süreklileştirmek zorunda kalıyordu.


süreklilik

İlgili Kelimeler:

süreklilik ilkesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumu, devamlılık


süreklilik ilkesi
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Her yerde sürekli bir gidiş olduğunu, doğada sıçramanın olmadığını, her şeyin bir bütün içinde örüldüğünü söyleyen temel ilke


süreksiz

İlgili Kelimeler:

süreksiz ünsüz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Az süren, devamsız

Örnek:

1. Süreksiz bir mutluluk.

1. Süreksiz bir mutluluk.

2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Sert


süreksiz ünsüz
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sert ünsüz


süreksizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süreksiz olma durumu, devamsızlık


süreletme
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Kısa vadeli bir devlet borcu yerine uzun vadeli bir borç oluşturulması, konsolidasyon


süreli

İlgili Kelimeler:

uzun süreli film

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belirli aralıklarla yapılan, çıkan, mevkut, periyodik

Örnek:

1. Süreli yayın.

1. Süreli yayın.


sürelilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süreli olma durumu


süreölçen
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Süreölçeri kullanarak bir yarışta zamanı belirlemekle görevli kimse


Telaffuz : süre'ölçen

süreölçer
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli bir işin, işlemin, yarışmanın veya teknik alanda belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet, kronometre


Telaffuz : süre'ölçer

sürer durum
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Statüko


sürerlik

İlgili Kelimeler:

sürerlik fiili, sürerlik görünümü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uzun sürme durumu


sürerlik fiili
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir fiile -e zarf-fiil ekiyle durmak, kalmak, görmek fiilleri getirilerek oluşturulan ve süreklilik kavramı veren birleşik fiil: Gidedurmak. Bakakalmak. Yapagörmek gibi


sürerlik görünümü
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Türkçede bir zarf-fiille yardımcı fiilin veya herhangi bir fiille durmak fiilinin birlikte kullanılmasından oluşan ve sürerlik kavramı veren görünüm

Örnek:

1. Gider olmak. Söylenip duruyor gibi.

1. Gider olmak. Söylenip duruyor gibi.


süresince
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Süresi kadar, boyunca

Örnek:

1. Böylece Lâtif ve denizcilerle iki yıl süresince alay edildi.

1. Böylece Lâtif ve denizcilerle iki yıl süresince alay edildi.


Telaffuz : süresi'nce

süresiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Süresi belirli olmayan

Örnek:

1. Süresiz tatil.

1. Süresiz tatil.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Süresi belli olmayarak

Örnek:

1. Gazete süresiz kapatıldı.

1. Gazete süresiz kapatıldı.


süresizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süresiz olma durumu


suret
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görünüş, biçim

Örnek:

1. İnsan suretinde bir ağaç.

1. İnsan suretinde bir ağaç.

2. Yazı veya resim kopyası, nüsha

Örnek:

1. Bunun bir suretini almalı.

1. Bunun bir suretini almalı.

3. Biçim, yol, tarz

Örnek:

1. Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm olmuşlardır.

1. Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm olmuşlardır.

4. İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Resim, fotoğraf

6. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yüz, çehre


Lisan : Arapça ṣūret

Telaffuz : su:ret

suret almak (veya çıkarmak)
Anlamı:

1. bir belgenin kopyasını çıkarmak


sureta
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Görünüşe göre, görünüşte

2. Yalandan


Lisan : Arapça ṣūretā

Telaffuz : su:reta:

sureti haktan görünmek
Anlamı:

1. kendisini iyi niyetli imiş gibi göstermek

Örnek:

1. İstanbul'a sureti haktan görünen öyle belediye başkanları geldi ki Anadolu'dan gelen hemşehrilerinin gecekondularına göz yumdu.

1. İstanbul'a sureti haktan görünen öyle belediye başkanları geldi ki Anadolu'dan gelen hemşehrilerinin gecekondularına göz yumdu.

2. birinin iyiliği için çalışıyor görünmek


suretine girmek
Anlamı:

1. bir şeyin görünüşüne, biçimine benzemek


suretiyle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yoluyla, biçimiyle

Örnek:

1. Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi.

1. Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi.


süreyazar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli bir işin kısa süresini çizerek belirleyen araç, kronograf


Telaffuz : süre'yazar