92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Sündürme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Sündürmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Sundurmak işi
2. Yağmurdan, güneşten korunmak için yapılan ve arkası bir duvara verilen çatı
1. Odalarımıza gitmek üzere sundurmadan sofaya geçmeye hazırlandığımız sırada bir haberle karşılaştık.
1. Odalarımıza gitmek üzere sundurmadan sofaya geçmeye hazırlandığımız sırada bir haberle karşılaştık.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Üstü kapalı balkon, evlerin önündeki taşlık
1. Hanın sundurmasına çıktığım zaman yemiş dolu tabaklar dizilmiş masa hazırdı.
1. Hanın sundurmasına çıktığım zaman yemiş dolu tabaklar dizilmiş masa hazırdı.
1. -i , -i , -i , -i , Sunma işini yaptırmak
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Vermek
1. isim , isim , isim , isim , Sündürmek işi
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Taze peynir ve şekerle yapılan bir tatlı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İpin yanı sıra altın ve gümüş tellerle dokunan, kaftan ve giysi dikiminde kullanılan bir tür ipekli kumaş
Lisan : Arapça sundus
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yarım kanatlılardan, yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan, esmer renkli, zararlı bir böcek (Eurigaster integriceps)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kılıksız ve uyuşuk, sümsük (kimse)
1. Kızın adı Handan'dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken Handan diye bağırmıştı.
1. Kızın adı Handan'dı çünkü o sünepe herif vagona koşarken Handan diye bağırmıştı.
sünger avcısı, sünger doku, sünger taşı, meme süngeri
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çok hücreli ilkel hayvan
2. Bu hayvanın temizlik işlerinde kullanılan, suyu fazlaca çeken esnek iskeleti
3. Yapay olarak elde edilen temizlik veya dolgu gereci
1. Onun ilk nutkunu rutubete bırakılmış bir sünger gibi iliklerime kadar içerek dinledim.
1. Onun ilk nutkunu rutubete bırakılmış bir sünger gibi iliklerime kadar içerek dinledim.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Denizden sünger çıkaran veya alıp satan kimse, süngerci
1. bir şeyi hiç olmamış saymak, silmek, silip atmak, unutmak
1. Bir türlü doyamadığım hürriyetimin üstüne sünger çekmek lazım geliyordu.
1. Bir türlü doyamadığım hürriyetimin üstüne sünger çekmek lazım geliyordu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprağın alt yüzünde bulunan seyrek hücreli, gözenekli ve az klorofilli özek doku
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Metal ve fil dişi parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldspatı
1. isim , isim , isim , isim , Sünger avcısı
1. Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar.
1. Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar.