92406 kayıt bulundu.
sümük doku
1. isim , isim , isim , isim , Sümük doku hücrelerinin ve üzerinde bulunan bezlerin, doku yüzünde nemli, akıcı, kaygan bir tabaka oluşturan salgısı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgı bezi delikleri bulunan, iç organları kaplayan koruyucu doku, mukoza
sümüklü böcek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sümüğü olan
2. Burnundan sürekli sümük akan
1. Şu yumurcakların içinde temizi, sümüklüsü, çarıklısı, yarım entarilisi hepsi hepsi vardı.
1. Şu yumurcakların içinde temizi, sümüklüsü, çarıklısı, yarım entarilisi hepsi hepsi vardı.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Karından bacaklılardan, akciğerli, otçul ve kabuksuz yer yumuşakçası (Limax)
1. Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.
1. Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.
sümüksü zar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sümük özelliğinde olan, sümüğe benzer, sümük gibi, sümüğümsü
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Burun boşluklarını yutağa kadar kaplayan sümük doku
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İçine alma, kaplama, kapsama
1. Bu şekil şümulü, tesiri ve aldatıcı mahiyeti bakımından korkunçtur.
1. Bu şekil şümulü, tesiri ve aldatıcı mahiyeti bakımından korkunçtur.
2. mantık , mantık , mantık , mantık , Kaplam
Lisan : Arapça şumūl
Telaffuz : şümu:lü
1. -i , -i , -i , -i , Etkisini, çevresini, kapsamını genişletmek, yaymak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kapsamlı
1. Eniştemiz için yemek, tabiat, cemiyet ve medeniyetle rabıtaları olan nazik ve şümullü bir meseleydi.
1. Eniştemiz için yemek, tabiat, cemiyet ve medeniyetle rabıtaları olan nazik ve şümullü bir meseleydi.
suna boylu, aksuna
1. isim , isim , isim , isim , Erkek ördek
1. Uzatır boynunu arar eşini / Bir tek suna gördüm göl kenarında
1. Uzatır boynunu arar eşini / Bir tek suna gördüm göl kenarında
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Göl ördeği
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sunma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük yakılan, dinî tören yapılan taş masa
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Epey, çok
1. Şunca yıllık yazarlık hayatımda, hikâyelerimin önemli karakterleri daima isimleriyle beraber doğmuşlardır.
1. Şunca yıllık yazarlık hayatımda, hikâyelerimin önemli karakterleri daima isimleriyle beraber doğmuşlardır.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (şu'nca) Şu kadar, şu denli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şu kadarcık, birazcık
1. Şuncacık kanı olan bir erkek, çeker bıçağını da deh eder, bitti gitti.
1. Şuncacık kanı olan bir erkek, çeker bıçağını da deh eder, bitti gitti.
1. zamir , zamir , zamir , zamir , Şu kadarı
1. Şuncasını söyleyeyim, ben şiirin şarkılaştırılarak okunmasını sevmem.
1. Şuncasını söyleyeyim, ben şiirin şarkılaştırılarak okunmasını sevmem.