Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sonuçlandırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuçlandırılmak işi, neticelendirilme


sonuçlandırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sonuca ulaştırılmak, neticelendirilmek


sonuçlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuçlandırmak işi, neticelendirme


sonuçlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sonuca ulaştırmak, bitirmek, neticelendirmek, intaç etmek


sonuçlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuçlanma işi, neticeleniş


sonuçlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuçlanmak işi, neticelenme


sonuçlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sonuca ulaştırılmak, sonuca bağlanmak, bitirilmek, neticelenmek, intaç edilmek

Örnek:

1. Diyelim ki o düşündüğünüz sefer gerçekleşti, diyelim ki başarıyla sonuçlandı.

1. Diyelim ki o düşündüğünüz sefer gerçekleşti, diyelim ki başarıyla sonuçlandı.


sonuçsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonuca ulaşamayan, sonuç vermeyen, neticesiz


sonuçsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuçsuz olma durumu


sonuçta
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sonuç olarak, binnetice

Örnek:

1. Sonuçta bizler de devlet memurları olsak bile alanımızda oldukça özgür davranabilme hakkına sahibiz.

1. Sonuçta bizler de devlet memurları olsak bile alanımızda oldukça özgür davranabilme hakkına sahibiz.

2. Nasıl olsa


Telaffuz : sonu'çta

sönük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sönmüş olan

Örnek:

1. Karşımdaki duvara takılmış iki ampulden biri sönüktü ve bir gözü kırpılmış bir insan gibi bana bakıyordu.

1. Karşımdaki duvara takılmış iki ampulden biri sönüktü ve bir gözü kırpılmış bir insan gibi bana bakıyordu.

2. Parlaklığı, hızı az veya azalmış olan, etkisiz, zayıf

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Göze çarpmayan, dikkat çekmeyen, silik

Örnek:

1. Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar.

1. Bu şehirde satışı bini geçmez, yerli lisanlarda sönük cerideler çıkar.


sönüklük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sönük olma durumu

Örnek:

1. Bir yaz gününün pırıl pırıl güneşli havası içinde bu sönüklük nereden geliyordu?

1. Bir yaz gününün pırıl pırıl güneşli havası içinde bu sönüklük nereden geliyordu?


sönüm

İlgili Kelimeler:

sönüm ayrımı

Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir salınım hareketinin genliğinin türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa

Örnek:

1. Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır.

1. Bir sarkaç salınımının sönümü, içinde bulunduğu ortamın direncine bağlıdır.

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfa

Örnek:

1. Bir borcun sönümü için her yıl verilmesi gereken taksit, vade uzunluğuna, ana borca ve faiz fiyatına bağlıdır.

1. Bir borcun sönümü için her yıl verilmesi gereken taksit, vade uzunluğuna, ana borca ve faiz fiyatına bağlıdır.


sönüm ayrımı
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Süresi gelmiş borç senetlerini ödemek amacıyla ayrılmış yedek para


sönümleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sönümlemek işi


sönümlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , fizik , fizik , -i , -i , fizik , fizik , Bir salınım hareketinin genliğini küçültmek, azaltmak, itfa etmek

2. ticaret , ticaret , ticaret , ticaret , Bir borcu, her yıl ödenen taksitlerle belli zaman sonra ödemek, itfa etmek


sönümlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Belirli bir sürede genliği sıfıra inen (salınım hareketi)


sönümsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Genliği hiçbir zaman sıfıra yaklaşmayan, her devirde beslenen (salınım hareketi), beslenen


sonuncu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zaman, yer, sıra bakımından başkalarına göre sonda olan kimse, şey

2. Sırada, önem sırasında sonda olan kimse


sonunculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sonuncu olma durumu


sonunda
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , En son zamanda, nihayetinde

Örnek:

1. Akşama kadar düşünüp sonunda bir çare buldu.

1. Akşama kadar düşünüp sonunda bir çare buldu.


sonunu almak
Anlamı:

1. bir işi bitirmek

2. bir işin bittiğini görmek


sonunu getirememek
Anlamı:

1. iyi başladığı bir işi başarıyla bitirememek

2. başladığı bir işi bitirememek


sonurgu
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin renkli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı


sonurtu
Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Birbirine bağlı iki önermeden ikincisi

Örnek:

1. Duman çıkmıyorsa ateş vardır sözünde `ateş vardır` önermesi bir sonurtudur.

1. Duman çıkmıyorsa ateş vardır sözünde `ateş vardır` önermesi bir sonurtudur.