92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Sonlandırma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Sonlandırma becerisi bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Sona erdirmek
1. Tümceyi sonlandıran buyurgan nokta yerine, sorulara açık, bitimsiz üç noktayı yeğlediklerini belirtmişti.
1. Tümceyi sonlandıran buyurgan nokta yerine, sorulara açık, bitimsiz üç noktayı yeğlediklerini belirtmişti.
sonlu büyüklük
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonu olan, bitimli
1. Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir.
1. Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir.
2. matematik , matematik , matematik , matematik , Sonu olan, sonsuz olmayan
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Ölçüsü sonlu bir sayıyla ifade edilen büyüklük
1. isim , isim , isim , isim , Sönmek işi
1. Aşk tuzakları birçok ocakların sönmesine sebep olmuştur.
1. Aşk tuzakları birçok ocakların sönmesine sebep olmuştur.
mumsöndü
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak
1. Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu.
1. Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu.
2. Parlaklığını, ışığını yitirmek
3. Hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havası kaçıp şişkinliği inmek
1. Balon söndü.
1. Balon söndü.
4. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Yanardağ etkinliğini yitirmek
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Duygular dinmek, yatışmak, etkisini yitirmek
1. Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi.
1. Öfkeleri bir yaz fırtınası gibi birdenbire sönüverdi.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerilemek, parlaklık ve önemini yitirmek
1. Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü.
1. Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ses duyulmaz olmak
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tükenmek, yok olmak, yitmek
1. Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş.
1. Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş.
1. isim , isim , isim , isim , Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi
az sonra, milattan sonra, neden sonra, okul sonrası
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Daha ileri bir zamanda, müteakiben, önce karşıtı
1. Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı.
1. Önce parasız temsiller verilirken sonra paralı verilmeye başlandı.
2. Daha uzak ve ileri bir yerde
1. Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık.
1. Bahçeden sonra geriye dönerek biraz da sokaklarda dolaştık.
3. Makam, sıra, değer ve önemde arkada oluşu bildiren bir söz
4. Yoksa, aksi hâlde
1. Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır.
1. Tembellik etmesin, sonra sınıfta kalır.
5. isim , isim , isim , isim , Arkadan gelen bölüm veya zaman
1. Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı.
1. Bunun sonrası yok. Bu işi sonraya bırakmamalı.
Telaffuz : so'nra
sonradan görme, sonradan görmüş, sonradan olma
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Konuşulan zamanın ardından gelen zamanda, muahharan
1. Böyle boyumdan büyük bir işe kalkıştığım için sonradan yine bir yazıklanma duydum.
1. Böyle boyumdan büyük bir işe kalkıştığım için sonradan yine bir yazıklanma duydum.
Telaffuz : so'nradan
1. `kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sonradan görmüş
1. Hayri'nin attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi.
1. Hayri'nin attığı temeller üzerine ancak bir sonradan görme türedi evi kurulabilirdi.
1. `sonradan görme olan kimseler fazla iyi niteliklere sahip değildir` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sonradan zenginleşerek gösteriş, övünme vb. yersiz davranışlarda bulunan, sonradan görme
1. isim , isim , isim , isim , Sonradan zenginleşerek gösteriş, övünme vb. yersiz davranışlarda bulunma, sonradan görmelik
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Başkasına kıyasla yeni olan, yeni ortaya çıkan
1. Şeftali suyu ile yapılacak gargaranın sonradan olma kekemeliğe birebir geleceğini söyler.
1. Şeftali suyu ile yapılacak gargaranın sonradan olma kekemeliğe birebir geleceğini söyler.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sonraki zamanlarda
1. Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu.
1. Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu.
Telaffuz : so'nraları