92406 kayıt bulundu.
öncesiz sonrasız
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonsuz
Telaffuz : so'nrasız
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan (bilgi), aposteriori
1. Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır.
1. Bir yerde duman görünce orada ateş yandığını kestirmek sonsal bir yargıdır.
sonsuz küçük
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sonu olmayan, bitmeyen, ebedî
1. Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak.
1. Seninle arkadaşlığımız sonsuz olacak.
2. Ölçülemeyecek kadar çok veya büyük olan
1. Şu sonsuz mavilikte var mıydı onun eşi? / Kim söndürebilirdi o muhteşem güneşi?
1. Şu sonsuz mavilikte var mıydı onun eşi? / Kim söndürebilirdi o muhteşem güneşi?
3. Çok
1. İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var.
1. İçimdeki ülkede bu ordu insanlarına karşı sonsuz bir sevgi ve minnet var.
4. Birçok
1. Müşteriler buradayken yaptıkları her şeyi, daha evvel pek çok kez yapmış olabilecekleri gibi daha sonsuz kez de tekrarlayabilirler.
1. Müşteriler buradayken yaptıkları her şeyi, daha evvel pek çok kez yapmış olabilecekleri gibi daha sonsuz kez de tekrarlayabilirler.
5. isim , isim , isim , isim , Sonu ve sınırı olmayan şey
6. matematik , matematik , matematik , matematik , Sonu olmayan, her niceliği aşabilen değişken (nicelik)
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Sıfıra eşit olmamak şartıyla, herhangi bir sayıdan daha çok sıfıra yakın olabilen değişken
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak
1. isim , isim , isim , isim , Sonsuz olma durumu
1. Sevda, sonsuzluğun karanlığında ışıldayan bir pırıltıdır.
1. Sevda, sonsuzluğun karanlığında ışıldayan bir pırıltıdır.
2. Sonu olmayan gelecek zaman, ebediyet
1. İyi ve yoğun yaşanan bir dakikada sonsuzluktan bir renk var.
1. İyi ve yoğun yaşanan bir dakikada sonsuzluktan bir renk var.
3. Sonu ve sınırı olmayan uzay
sonuç karşılaşması, sonuç oyuncusu, sonuç takımı, sonuç yarışması
1. isim , isim , isim , isim , Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
2. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey
1. Sınav sonucu.
1. Sınav sonucu.
3. Öz, özet
4. spor , spor , spor , spor , Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor
5. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Yazının veya sözün bitim bölümü
1. bir işi bitirmek, sonuçlandırmak
2. istenilen sonuca ulaşmak, verim almak
1. Görüşmelerden sonuç alınamadı.
1. Görüşmelerden sonuç alınamadı.
1. matematik , matematik , matematik , matematik , bir işlemi bitirip sonuca ulaşmak
2. kesin bir karar veya görüşe varıp bunu bildirmek
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Sonuç yarışması
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Maçın skorunda etkili olan oyuncu
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Maçlarda sonuç almasını bilen takım
1. sonuçlanmak
1. Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi.
1. Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir sonuç verebilirdi.
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Sonucu almak için yapılan yarış, sonuç karşılaşması
1. -i , -i , -i , -i , Sonuca ulaştırmak, sonuçlandırmak, bitirmek
1. Bu konuşmayı artık sonuçlayalım.
1. Bu konuşmayı artık sonuçlayalım.
2. Sonuç vermek
3. Yol açmak
1. -i , -i , -i , -i , Sonuçlandırma ihtimali veya imkânı bulunmak, neticelendirebilmek
2. Sonuçlandırma becerisi bulunmak