92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Ortak özellikler gösteren, aralarında uzunlamasına vadilerin bulunduğu dağlar dizisi
Telaffuz : sıra'dağ
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bayağı
1. Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı.
1. Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bayağılaşmak
1. Ama gene de oturup yazmaya çalıştığımda sıradanlaşıyor gözümde bunlar.
1. Ama gene de oturup yazmaya çalıştığımda sıradanlaşıyor gözümde bunlar.
1. isim , isim , isim , isim , Bayağılık
1. Sıradanlık her zaman kötülüğü de ardı sıra taşır.
1. Sıradanlık her zaman kötülüğü de ardı sıra taşır.
şırak şırak
1. isim , isim , isim , isim , Bir nesne başka bir nesneye birdenbire, şiddetle çarptığında çıkan hışırtılı, sert ses
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ansızın
1. Şırakkadak düşüp bayıldı.
1. Şırakkadak düşüp bayıldı.
Telaffuz : şıra'kkadak
alfabetik sıralama, rütbe sıralaması
1. isim , isim , isim , isim , Sıralamak işi
1. Rakamları sıralamaya ihtiyacın yoktur herhâlde.
1. Rakamları sıralamaya ihtiyacın yoktur herhâlde.
1. -i , -i , -i , -i , Birbiri ardı sıra veya yan yana koyarak sıra durumuna getirmek
1. İskemleleri sıralamak.
1. İskemleleri sıralamak.
2. Art arda söylemek, sayıp dökmek
1. Kendisini tüm bu bilgileri biriktirmeye iten nedenleri sıraladı.
1. Kendisini tüm bu bilgileri biriktirmeye iten nedenleri sıraladı.
3. Belirli bir düzene göre yerleştirmek veya düzenlemek, sıraya koymak
1. Herkesin onu dinlediğini görünce, arkasına yaslanıp kendinden gayet emin bir tavırla elindeki verileri sıraladı.
1. Herkesin onu dinlediğini görünce, arkasına yaslanıp kendinden gayet emin bir tavırla elindeki verileri sıraladı.
4. Söylenecek, yazılacak, yapılacak şeylere zihinde gerekli düzeni vermek
5. Aynı davranışı birbiri ardınca birçok kez yapmak
1. Bize karşı bir sürü itiraz sıraladı.
1. Bize karşı bir sürü itiraz sıraladı.
6. Aynı davranışı birçok şey üstünde tekrarlamak
1. Bekçi bütün kapıları sıraladı.
1. Bekçi bütün kapıları sıraladı.
7. Küçük çocuk tutunarak yürümeye başlamak, tutunarak yürümek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıralanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıra oluşturacak biçimde yer almak
1. Rafların üst katlarında düzenli düzenli sıralanmış kitaplar, alt katlara doğru bir karmaşa hâlini almış.
1. Rafların üst katlarında düzenli düzenli sıralanmış kitaplar, alt katlara doğru bir karmaşa hâlini almış.
2. Sıraya, düzene konulmak
1. Her lakırtı konuşulmuş, yapılacak şeyler sıralanmış, yalnız onları yapmak, yaptırmak kalmıştı.
1. Her lakırtı konuşulmuş, yapılacak şeyler sıralanmış, yalnız onları yapmak, yaptırmak kalmıştı.