sir ağda

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Reçineden üretilen, elektrikle ısıtılan makinelerde eritildikten sonra tene uygulanan ardından özel kağıtlarıyla bastırılıp çekilen bir tür ağda

---

Lisan : Fransızca cire + Türkçe ağda

sır kâtibi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kendisine gizli yazılar yazdırılan kimse

---

sır küpü

Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Birçok sırrı bildiği hâlde hiçbirini açığa vurmayan kimse

---

sır tutmak (veya saklamak)

Anlamı:

1. bir sırrı açığa vurmamak, başkasına söylememek

---

sır vermek (veya sızdırmak)

Anlamı:

1. bir sırrı açığa vurmak, başkasına söylemek

Örnek:

1. Mustafa dışarı sır sızdırmıyordu lakin üzüntüden de eriyordu.

1. Mustafa dışarı sır sızdırmıyordu lakin üzüntüden de eriyordu.

---

sıra

İlgili Kelimeler:

sıradağ, sıra dayağı, sıra dışı, sıra gecesi, sıra işi, sıra makinesi, sıra malı, sıra saygı, sıra sayı sıfatı, aklı sıra, ara sıra, ardı sıra, arkası sıra, bir sıra, keyfi sıra, önü sıra, peşi sıra, sırtı sıra, yanı sıra, o sırada, abece sırası, alfabe sırası, aşama sırası, söz sırası, tam sırası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi

Örnek:

1. Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar.

1. Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar.

2. Bu biçimdeki topluluğun durumu

Örnek:

1. Sırayı bozmayın.

1. Sırayı bozmayın.

3. Belirli bir düzene ve niteliğe göre dizilme durumu

Örnek:

1. Boy sırası. Yaş sırası.

1. Boy sırası. Yaş sırası.

4. Bir şeye ayrılan, uygun görülen veya rastlayan zaman

Örnek:

1. Bu sırada yan odadan sesler gelmeye başlamıştı.

1. Bu sırada yan odadan sesler gelmeye başlamıştı.

5. Nöbet

Örnek:

1. Dalış sırası gene gelinceye dek o koca süngerden başka bir konudan söz etmedi.

1. Dalış sırası gene gelinceye dek o koca süngerden başka bir konudan söz etmedi.

6. Tahtadan oturak

Örnek:

1. Oturacak yerler tahta sıralardan olur.

1. Oturacak yerler tahta sıralardan olur.

7. Dershane, meclis vb. yerlerde kullanılan ve oturup yazı yazacak biçimde yapılan mobilya

8. Düzen

Örnek:

1. Sıraya girmek. Sıraya dizilmek.

1. Sıraya girmek. Sıraya dizilmek.

9. Ardı, arkası, önü ve yanı kelimelerinden sonra gelerek tamlamalar kuran ve `ardından, arkasından, önünden, yanından, beraberinde` anlamlarında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek.

1. Ardı sıra gelmek. Arkası sıra koşmak. Önü sıra gitmek. Yanı sıra yürümek.

---

şıra

İlgili Kelimeler:

şıraölçer, üzüm şırası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Henüz mayalanmamış üzüm suyu

2. Bazı meyve ve sebzelerin özü

Örnek:

1. Elma şırası.

1. Elma şırası.

3. argo , argo , argo , argo , Süzülmüş afyon

---

Lisan : Farsça şīre

sıra (veya sırasını) savmak

Anlamı:

1. sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak

Örnek:

1. Neyse, sıramızı savdık ve yine yola çıktık ve yolda beni bir düşüncedir aldı.

1. Neyse, sıramızı savdık ve yine yola çıktık ve yolda beni bir düşüncedir aldı.

---

sıra dayağı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişileri ayrım gözetmeksizin sırayla tek tek dövme

Örnek:

1. Keşke bu sefer de kazayı bir sıra dayağı ile savuştursa!

1. Keşke bu sefer de kazayı bir sıra dayağı ile savuştursa!

---

sıra dayağı çekmek

Anlamı:

1. birden çok kişiyi teker teker ve birbirinin ardı sıra dövmek

---

sıra dışı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılmışın dışında olan, olağan dışı, gayritabii, ekstrem

Örnek:

1. Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim.

1. Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim.

2. Beklenmedik

---

sıra dışılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıra dışı olma durumu, olağan dışılık, ekstremlik

---

sıra gecesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneydoğu Anadolu'da genellikle kış gecelerinde her hafta bir kişinin evinde olmak üzere yapılan sazlı sözlü eğlence

---

sıra işi

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Değeri fazla olmayan

---

sıra makinesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Banka, hastane, postane vb. yerlerde müşterilere veya hastalara sıra numarası veren makine

---

sıra malı

Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Değeri ve özelliği olmayan mal

---

sıra olmak

Anlamı:

1. düzenli bir biçimde sıra oluşturmak, dizilmek

---

sıra saygı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geleneklere uygun olarak karşılıklı gösterilen saygı

---

sıra saygı gözetmek

Anlamı:

1. karşılıklı saygı göstermek

---

sıra sayı sıfatı

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir şeyin diziliş veya aşamadaki sırasını bildiren sıfat

Örnek:

1. Üçüncü yol. Beşinci gün. İkinci sınıf.

1. Üçüncü yol. Beşinci gün. İkinci sınıf.

---

sıraca

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Deride ve genellikle boyunda görülen, lenf düğümlerinin şişkinliğiyle beliren tüberküloz türü

Örnek:

1. Elif'i almış, başında keli, boynunda sıracası, sırtında da paçavra entarisiyle getirmişti.

1. Elif'i almış, başında keli, boynunda sıracası, sırtında da paçavra entarisiyle getirmişti.

---

sıraca otu

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sıracagillerden, birçok türünün kökleri hekimlikte kullanılan bir bitki (Scrophularia)

---

sıracagiller

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sıraca otu, bit otu, aslanağzı vb. bitkileri içine alan, iki çeneklilerden bir bitki familyası

---

sıracalı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıracası olan

---

sıracı

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dört kişilik saz heyeti

2. Esas çalgı takımı gelmediğinde onların yerine saz çalan ve türkü okuyan kimse

Örnek:

1. Sıracı elinde kemanla ayağa kalkarak...

1. Sıracı elinde kemanla ayağa kalkarak...

---