92406 kayıt bulundu.
sınırlı doğru, sınırlı ortaklık, sınırlı sayı, sınırlı sorumluluk, sınırlı uyuşturma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu
2. Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli, limitet
1. Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır.
1. Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır.
3. Az sayıda
1. Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti.
1. Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti.
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Başı ve sonu belli olan doğru
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Belirli bir sermaye ile kurulan ortaklık
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Sonsuz değerli olmayan sayı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Borçlunun borcunu ödememesi durumunda, bütün mal varlığıyla değil de mal varlığının bir bölümüyle sorumlu olması durumu
1. isim , isim , isim , isim , Sinirli olma durumu, asabilik, asabiyet
2. Sinirli bir biçimde davranma, asabilik, asabiyet
1. Çıplak ayağını o ana kadar görmediğim bir sinirlilikle oynatmaya başladı.
1. Çıplak ayağını o ana kadar görmediğim bir sinirlilikle oynatmaya başladı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Siniri olmayan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kolayca sinirlenmeyen, sakin
sınırsız doğru, sınırsız sayı, sınırsız sorumluluk, sınırsız yetki
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz
1. Deniz gibi korkusuz, deniz gibi sınırsızdırlar.
1. Deniz gibi korkusuz, deniz gibi sınırsızdırlar.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok sayıda
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Pek çok, sonsuz
1. Bahar geleli kargalar sınırsız bir neşe içinde.
1. Bahar geleli kargalar sınırsız bir neşe içinde.
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Başı ve sonu olmayan doğru
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Sonsuz değerli sayı
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Borçlunun borcunu ödememesi durumunda alacaklıya karşı bütün mal varlığıyla sorumlu olması durumu
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , İnsanın erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan bütün gereksinmelerden sıyrılarak kendi kendine erişebileceğini savunan Antisthenes'in öğretisi, kinizm
Lisan : Fransızca cynisme
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Kırılmak, parçalanmak, bozulmak
2. Yenilmek, bozguna uğramak
1. isim , isim , isim , isim , Sinmek işi
1. En iyi korunma çaresi yeşil dal altlarına sinmeye kaldı!
1. En iyi korunma çaresi yeşil dal altlarına sinmeye kaldı!
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Kendini göstermemek için büzülmek, saklanmak, pusmak
2. Korku, yılgınlık vb. sebeplerle konuşmamak, hareket etmemek veya tepki göstermemek
1. Artık Emine'nin takdirine, maskaralıklarına mukabele etmiyor, bir köşeye siniyor, düşünüyordu.
1. Artık Emine'nin takdirine, maskaralıklarına mukabele etmiyor, bir köşeye siniyor, düşünüyordu.
3. -e , -e , -e , -e , Hiç çıkmayacak veya güç çıkacak biçimde işlemek, nüfuz etmek
4. Huy, alışkanlık vb. iyice yerleşmek
1. Doktorun bütün ömrüne sinecek bir çirkin dedikodu başlayacak.
1. Doktorun bütün ömrüne sinecek bir çirkin dedikodu başlayacak.