sınırlı doğru, sınırlı ortaklık, sınırlı sayı, sınırlı sorumluluk, sınırlı uyuşturma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu
2. Sınırlanmış, belirlenmiş, belirli, limitet
1. Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır.
1. Bizim divan edebiyatımızın da halk edebiyatımızın da konuları sınırlıdır.
3. Az sayıda
1. Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti.
1. Bu, sınırlı bir topluluk önünde küçük bir rol oynamak da olsa bana ölüm gibi gelmişti.