Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sınıkçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırıkçılık


şinikleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şiniklemek işi


şiniklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Şinikle tartmak, ölçmek


sinir

İlgili Kelimeler:

sinir argınlığı, sinir bilimi, sinir buhranı, sinir doku, sinir harbi, sinir hastalığı, sinir hastası, sinir ilacı, sinir kanatlılar, sinir küpü, sinir otları, sinir otu, sinir savaşı, sinir sistemi, sinir törpüsü, sinirleri kuvvetli, sinirleri zayıf

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet

Örnek:

1. Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu.

1. Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu.

2. Rahatsız edici, hastalık derecesine varan aşırı duyarlılık

Örnek:

1. Bu kadının bir siniri var, kan görünce bayılır.

1. Bu kadının bir siniri var, kan görünce bayılır.

3. Herhangi bir şey, bir olay karşısında tepki gösterme duyarlığı ve kişinin ruhsal niteliği

Örnek:

1. Sende hiç sinir yok mu, bu kadar aldırmazlık olur mu?

1. Sende hiç sinir yok mu, bu kadar aldırmazlık olur mu?

2. Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer.

2. Tren kalktıktan biraz sonra sinirlerdeki gerginlik geçer.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hoşa gitmeyen, can sıkan

Örnek:

1. Ne sinir şey!

1. Ne sinir şey!

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kas kirişi ve zarı

Örnek:

1. Etin sinirlerini ayırmak.

1. Etin sinirlerini ayırmak.


sınır

İlgili Kelimeler:

sınır açı, sınıraşan, sınır boyu, sınır dışı, sınır kapısı, sınır karakolu, sınır taşı, açlık sınırı, akma sınırı, takat sınırı, yaş sınırı, yoksulluk sınırı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi, hudut

2. Komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi

3. Bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç

Örnek:

1. Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı.

1. Bataklığın sınırı. Ormanın sınırı.

4. Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt ve en üst yer, limit

Örnek:

1. Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı.

1. Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı.

5. matematik , matematik , matematik , matematik , Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük, limit

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uç, son


Lisan : Rumca

sınır açı
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir ortamdan gelip daha kırıcı başka bir ortama geçerken kırılan ışının oluşturabileceği en büyük açı


sinir argınlığı
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Nevrasteni


sinir bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Sinir sistemini inceleyen tıp dalı, asabiye, nöroloji


sinir bilimsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , tıp , tıp , sıfat , sıfat , tıp , tıp , Sinir bilimi ile ilgili, nörolojik


sınır boyu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ülke sınırları, hudut boyu

Örnek:

1. Sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde İngiliz ve Alman nişanları yan yana idi.

1. Sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde İngiliz ve Alman nişanları yan yana idi.


sinir buhranı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Ruhsal sıkıntı veya bunalım


sinir buhranı geçirmek
Anlamı:

1. bunalım içinde olmak

Örnek:

1. Kız kardeşim bir sinir buhranı geçiriyordu.

1. Kız kardeşim bir sinir buhranı geçiriyordu.


sinir buhranına tutulmak
Anlamı:

1. bunalım geçirmek

Örnek:

1. Üç dört gün olmuştu, acayip sinir buhranlarına tutulmuştum.

1. Üç dört gün olmuştu, acayip sinir buhranlarına tutulmuştum.


sınır çekmek (veya çizmek)
Anlamı:

1. sınırını belirtmek

Örnek:

1. 1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi.

1. 1920 baharı muhteşem bir mart sabahında Sultan Dağları'nın sınır çizdiği Batı Anadolu'ya kan ve barut kokularıyla geliverdi.

2. son vermek


sınır dışı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ülke sınırlarının ötesi, hudut dışı


sınır dışı etmek
Anlamı:

1. bir kimseyi bulunduğu ülkede yaptığı yasa dışı eyleminden dolayı ülkenin sınırları ötesine çıkarmak


sinir doku
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Beyni ve sinirleri oluşturan ve nöron denilen hücrelerle örülmüş bulunan doku


sinir harbi
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Sinir savaşı


sinir hastalığı
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Sinir sistemiyle ilgili hastalıkların genel adı


sinir hastası
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Sinir hastalığına tutulmuş olan, nevropat


sinir ilacı
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Sinir sistemiyle ilgili bir hastalığı tedavi etmek için kullanılan yatıştırıcı ilaç


sinir kanatlılar
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Saydam olan kanatları ağ biçiminde damarlarla örülü, dört kanatlı böcekler takımı


sınır kapısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gümrük kapısı


sınır karakolu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınır bölgesinde görev yapan kolluk gücü


sinir kesilmek
Anlamı:

1. çok sinirlenmek, öfkelenmek

Örnek:

1. Başkalarının rahatlık saydığı işlerde sıkıldım, sinir kesildim.

1. Başkalarının rahatlık saydığı işlerde sıkıldım, sinir kesildim.