sınıf başkanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretmen olmadığı zamanlarda sınıfın düzenini sağlamak ve yönetim ile sınıf arasındaki iletişimi yürütmekle görevlendirilmiş öğrenci

sınıf öğretmeni

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlköğretimin ilk beş yılında görev alan öğretmen

sınıf öğretmenliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınıf öğretmeninin yaptığı iş

sınıflama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölümleme

sınıflamak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bölümlemek

sınıflandırma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınıflandırmak işi

sınıflandırmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bölümlendirmek

2. Karşılaştırma esasına bağlı olarak tasnif yapmak

sınıflanış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölümleniş

sınıflanma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölümlenme

sınıflanmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bölümlenmek

sınıflaşma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınıflaşmak işi

sınıflaşmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toplumda sınıf farkları oluşmak

sınıflayabilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınıflayabilmek işi

sınıflayabilmek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sınıflama ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Nasıl sınıflayabiliriz? Bilmiyorum.

1. Nasıl sınıflayabiliriz? Bilmiyorum.

2. Sınıflama becerisi bulunmak

sınıflı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınıfı olan

sınıfsal

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınıfla ilgili

Örnek:

1. Elif görse mertek zanneden kişilerin ahuvahını bile sınıfsal eser sayabilir, göklere çıkarabilir.

1. Elif görse mertek zanneden kişilerin ahuvahını bile sınıfsal eser sayabilir, göklere çıkarabilir.

sınıfsız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sınıfı olmayan

2. Marksçılık akımına göre toplumsal sınıf bilinci olmayan, lümpen

3. Toplum içinde belli bir sınıfa girmeyen, lümpen

sınıfta bırakmak

Anlamı:

1. sınıf geçmesine engel olmak

sınıfta çakmak

Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , sınıfta kalmak

sınıfta kalmak

Anlamı:

1. başarılı olamayan öğrenci, bir üst sınıfa geçemeyerek aynı sınıfta yeniden okumak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , herhangi bir işte başarısız olmak

sinik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sinmiş, yılmış, pusmuş

Örnek:

1. Bundan zevk alan ve bazı kere de bununla kadının sempatisini kazanan sinik erkeklerden biri de Atıf'tır.

1. Bundan zevk alan ve bazı kere de bununla kadının sempatisini kazanan sinik erkeklerden biri de Atıf'tır.

sinik

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Sinizm taraftarı (kimse veya görüş), kinik

Lisan : Fransızca cynique

sınık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Kırık, çıkık

2. Yenilmiş, bozguna uğramış

şinik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tahıl için kullanılan, sekiz kiloluk ölçek

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu miktarda olan

Örnek:

1. İki şinik arpa almış.

1. İki şinik arpa almış.

Lisan : Rumca

sınıkçı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırıkçı