92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 106, atom ağırlığı 266 olan, 25 °C'de katı olduğu, gümüş renginde veya gri renkte olduğu tahmin edilen, kaliforniyum ile oksijen ve kaliforniyum ile neon atomlarının reaksiyonu sonucu elde edilen yapay bir element (simgesi Sg)
Lisan : İngilizce seaborgium
Telaffuz : sibo'rgiyum
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sıçma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Sıçmaya gücü yetmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yeter derecede ve hoşa giden bir sıcaklığı olan
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçten, samimi, sevimli
1. Rustik barlarda her şey sıcacık ve tahtadır.
1. Rustik barlarda her şey sıcacık ve tahtadır.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Hemen, anında, vakit geçirmeden
1. Ali Rıza Bey sıcağı sıcağına Muzaffer'le görüşmezse cesaretini kaybetmekten korkuyordu.
1. Ali Rıza Bey sıcağı sıcağına Muzaffer'le görüşmezse cesaretini kaybetmekten korkuyordu.
sıcak çekme, sıcak dalgası, sıcak harp, sıcakkanlı, sıcak kuşak, sıcak para, sıcak renkler, sıcak savaş, sıcak sıcak, sıcak yastık, sıcağı sıcağına, ara sıcak, eş sıcak, kanı sıcak, sarı sıcak, cehennem sıcağı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
1. Yorganın altında sıcak gözyaşları dökerek gecelerce beklemişti.
1. Yorganın altında sıcak gözyaşları dökerek gecelerce beklemişti.
2. Isısı yüksek olan, çok ısınmış
1. Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi.
1. Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi.
3. isim , isim , isim , isim , Havadaki yüksek ısı
1. Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor.
1. Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor.
4. isim , isim , isim , isim , Sıcak yer
1. Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı.
1. Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı.
5. isim , isim , isim , isim , Hamam
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dostça olan, sevgi dolu
1. Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva.
1. Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva.
1. anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak
1. Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim.
1. Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim.
1. isim , isim , isim , isim , Demir çelik fabrikaları, izabe tesisleri vb. iş yerlerinde kütük demirlerini sıcak olarak tavlama derecesinde biçimlendirme ve haddeleme
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak
2. Yıllık sıcaklık ortalaması 20 ºC'nin üstünde olan iklim
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Piyasaya yeni giren nakit para
1. isim , isim , isim , isim , Sarı, kırmızı ve turuncu renk ve bu renklerin tonları
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Silaha başvurularak yapılan savaş, sıcak harp
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıcak olarak
1. Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı.
1. Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı.
1. Bel ve sırt bölgelerindeki rahatsızlığı gidermek amacıyla fizik tedavide kullanılan araç
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz sıcak, sıcağa yakın
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Sıcak bir biçimde
1. Sıcakça ben ona, o bana yaslanıyorduk.
1. Sıcakça ben ona, o bana yaslanıyorduk.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Normal vücut sıcaklığı, içinde bulundukları ortamın sıcaklığından bağımsız olan (hayvan)
1. Kuşlar, memeliler sıcakkanlı hayvanlardır.
1. Kuşlar, memeliler sıcakkanlı hayvanlardır.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sevimli, cana yakın, sempatik
1. Annem sıcakkanlı ve saygılıydı.
1. Annem sıcakkanlı ve saygılıydı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herkesle çabuk anlaşan, çabuk dost olan
Telaffuz : sıca'kkanlı
1. isim , isim , isim , isim , Sıcakkanlı olma durumu
2. Bir insanın bir başkasına karşı doğal ve içgüdüsel olarak bir eğilim, sevgi ve yakınlık duyması, cana yakınlık, sempati, sempatiklik