sıcak çekme, sıcak dalgası, sıcak harp, sıcakkanlı, sıcak kuşak, sıcak para, sıcak renkler, sıcak savaş, sıcak sıcak, sıcak yastık, sıcağı sıcağına, ara sıcak, eş sıcak, kanı sıcak, sarı sıcak, cehennem sıcağı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
1. Yorganın altında sıcak gözyaşları dökerek gecelerce beklemişti.
1. Yorganın altında sıcak gözyaşları dökerek gecelerce beklemişti.
2. Isısı yüksek olan, çok ısınmış
1. Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi.
1. Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi.
3. isim , isim , isim , isim , Havadaki yüksek ısı
1. Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor.
1. Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor.
4. isim , isim , isim , isim , Sıcak yer
1. Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı.
1. Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı.
5. isim , isim , isim , isim , Hamam
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dostça olan, sevgi dolu
1. Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva.
1. Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva.