92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Seyreltme işi yapılmak
2. kimya , kimya , kimya , kimya , Bir sıvı, bir miktar su veya sıvı katılarak az yoğun duruma getirilmek
1. -i , -i , -i , -i , Seyrekleştirmek
2. Sıvıyı bir miktar su veya sıvı katarak az yoğun duruma getirmek
1. beklenmedik bir şey olacağını anlatan bir söz
1. Sen şimdi curcunayı seyret!
1. Sen şimdi curcunayı seyret!
1. isim , isim , isim , isim , Seyretmek işi
1. Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye.
1. Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak
2. -i , -i , -i , -i , Bir olaya karışmadan bakmak
1. Rabia biraz şaşkın, salapuryada arkadaş olduğu çocuklu tazenin kocasıyla buluşmasını seyrediyordu.
1. Rabia biraz şaşkın, salapuryada arkadaş olduğu çocuklu tazenin kocasıyla buluşmasını seyrediyordu.
3. Eğlenmek, görmek, öğrenmek vb. için bakmak, izlemek
1. Ben, çok güzel bir şey seyrediyorsam tiyatroda, daha ne kadar sürecek piyes diye aklıma getirmem.
1. Ben, çok güzel bir şey seyrediyorsam tiyatroda, daha ne kadar sürecek piyes diye aklıma getirmem.
4. Taşıt, ilerlemek, yol almak
1. İnsanlar, seyreden araçlara aldırmadan karşıdan karşıya sorumsuzca geçiyorlardı.
1. İnsanlar, seyreden araçlara aldırmadan karşıdan karşıya sorumsuzca geçiyorlardı.
5. Hastalık vb. sürmek, devam etmek
1. Gözlerini yumdu ve kendini ağır aksak seyreden bir rüyanın içinde buldu.
1. Gözlerini yumdu ve kendini ağır aksak seyreden bir rüyanın içinde buldu.
Lisan : Arapça seyr + Türkçe etmek
Telaffuz : se'yretmek
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi seyretmek, geriden gözlemek
Lisan : Arapça seyr + Türkçe eylemek
Telaffuz : se'yreylemek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Trafik
1. Seyrüsefer iki saat durdu.
1. Seyrüsefer iki saat durdu.
Lisan : Arapça seyr + sefer
Telaffuz : se'yrüsefer
şeytanarabası, şeytan bezi, şeytan çekici, şeytan elması, şeytanılain, şeytaniğnesi, şeytan kırmızısı, şeytan kuşu, şeytanmasası, şeytanminaresi, şeytan otu, şeytan örümceği, şeytansaçı, şeytan şalgamı, şeytan taşlama, şeytantersi, şeytantırnağı, şeytan tırnağı, şeytan uçurtması, kör şeytan
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse
3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok kurnaz, uyanık (kimse)
Lisan : Arapça şeyṭān
1. bazı davranışlarda iradeli, güçlü davranamamak, nefsine uymak
2. uyku hâlindeyken meni boşalmak, düş azmak
1. O gecenin sabahı şeytanın aldattığı vücudunu soğuk suda temizlerdi.
1. O gecenin sabahı şeytanın aldattığı vücudunu soğuk suda temizlerdi.
1. `sevilmeyen bir kimse zorluk içinde kaldığında bunu hak etmiştir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Erkek elbisesi yapımında kullanılan kadife dokunuşlu bir tür pamuk kumaş
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Hareketli ve becerikli çocuk
1. yapılmaması gereken bir davranışı yapma isteği duyulduğunda söylenen bir söz
1. Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli
1. Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli
1. durup dururken uygunsuz, kötü bir davranışta bulunmak
1. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü, ya herrü ya merrü diyerek birden yukarı baktım.
1. Ama çocukluk işte, şeytan dürttü, ya herrü ya merrü diyerek birden yukarı baktım.
1. uygunsuz bir iş yapacak veya kötülük düşünecek durumu olmayan çok yaşlı kimseler için kullanılan bir söz
Ön Takı : (birinden)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tatula
1. birkaç kişinin konuştuğu sırada kısa bir süre sessizlik olması durumunda kullanılan bir söz