92406 kayıt bulundu.
1. başkalarının göremediği, farkına varamadığı incelikler veya gerçekler
1. bilinmesi ve hatırlanması güç şeyleri bilmek, çok kurnaz ve açıkgöz olmak
1. isim , isim , isim , isim , Şeytan olma durumu
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hile, kurnazlık
1. Aklıma bir şeytanlık geldi.
1. Aklıma bir şeytanlık geldi.
1. şeytanca bir davranışta bulunmak, kurnazlık etmek
1. Bir şeytanlık etmezse içi rahat etmez.
1. Bir şeytanlık etmezse içi rahat etmez.
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Rüzgâr veya su tarafından kayaların daha çok alt kısımlarının aşınması ile ortaya çıkan yeryüzü oluşumu, mantar kaya
Telaffuz : şeyta'nmasası
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Bazı deniz böceklerinin koni biçimindeki kavkısı
Telaffuz : şeyta'nminaresi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Küsküt
Telaffuz : şeyta'nsaçı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şeytanı andıran, şeytana benzeyen, şeytan gibi, şeytanımsı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Maydanozgillerden, Orta Asya'da ve Akdeniz ülkelerinde yetişen, kalın köklü, sarı çiçekli, pis kokulu bitki (Ferula assa-foetida)
2. Bu bitkiden elde edilen ve hekimlikte kullanılan reçineli zamk
Telaffuz : şeyta'ntersi
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çan çiçeğigillerden, genellikle dağlarda yetişen bir çeşit bitki (Phyteuma)
Telaffuz : şeyta'ntırnağı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gezgin, turist
1. Seyyah olup şu âlemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu
1. Seyyah olup şu âlemi gezerim / Bir dost bulamadım gün akşam oldu
Lisan : Arapça seyyāḥ
Telaffuz : seyya:hı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , fizik , fizik , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , fizik , fizik , Akışkan
1. Masallar folklor bakımından da türkülerden daha seyyal ve ekseriya daha renkli olurlar.
1. Masallar folklor bakımından da türkülerden daha seyyal ve ekseriya daha renkli olurlar.
Lisan : Arapça seyyāl
Telaffuz : l ince okunur
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Eşit olarak
Lisan : Arapça siyyānen
Telaffuz : seyya:nen
seyyar hastane, seyyar satıcı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belli bir yeri olmayan, gezici, gezgin
1. Seyyar satıcı.
1. Seyyar satıcı.
2. Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen, portatif
1. Zira muharebeden beri seyyar karyolamı hiç bırakmadım.
1. Zira muharebeden beri seyyar karyolamı hiç bırakmadım.
Lisan : Arapça seyyār
1. isim , isim , isim , isim , Harekâtta veya acil durumlarda kullanılmak üzere yapılan, gezgin hastane
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İlk yardım çantası niteliğinde sağlık malzemesinin bulunduğu dolap veya çanta
1. Büfenin üstünde benim seyyar hastaneyi hemen açarak henüz evlerine gidememiş olanların ilk tedavilerini yaptım.
1. Büfenin üstünde benim seyyar hastaneyi hemen açarak henüz evlerine gidememiş olanların ilk tedavilerini yaptım.
1. isim , isim , isim , isim , Belli bir satış yerinde çalışmayan, tüketicinin bulunduğu yere giderek malını satışa sunan kimse
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , gök bilimi , gök bilimi , Gezegen
Lisan : Arapça seyyāre
Telaffuz : seyya:re
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Kötülükler
Lisan : Arapça seyyiʾāt
Telaffuz : seyyia:tı
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Dul (kadın)
Lisan : Arapça s̱eyyibe
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kötülük
2. Yanlış veya kötü bir davranış sonucu karşılaşılan kötü durum
Lisan : Arapça seyyiʾe
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Uygun, yaraşır, bir şeye değer
1. Hele Topaç dedikleri o mollanın hâli görülmeye seza.
1. Hele Topaç dedikleri o mollanın hâli görülmeye seza.
Lisan : Farsça sezā
Telaffuz : seza: