92406 kayıt bulundu.
1. yüksek, öfkeli bir sesle söylemek
1. Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın, kahve takımlarını alıp çıktı.
1. Çardaktan kocasının sesini yükselterek söylediğini duyan kadın, kahve takımlarını alıp çıktı.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Hece
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Dinlemek, kulak vermek
2. Çağırmak
1. -i , -i , -i , -i , Seslendirme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Seslendirme becerisi bulunmak
1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Seslendirme işini yapan kimse, sözlendirici, dublajcı
1. isim , isim , isim , isim , Seslendirmek işi
1. Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu.
1. Yeni albümünün parçalarını arka arkaya seslendirmeye başladığında, dünya soluğunu tutmuştu.
2. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Sesin, çekimden sonra film üzerine geçirilmesi, kaydedilmesi, dublaj
1. -i , -i , -i , -i , Sesli duruma getirmek, sesli olmasını sağlamak
2. Hissedilen bir duyguyu, düşünülen bir fikri dile getirmek, duyurmak
3. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Sesi, çekimden sonra film üzerine geçirmek, kaydetmek
4. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir müzik eserini okumak
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Seslenme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Seslenmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Seslenme işi
1. Ağaçlar arasından sızan ikindi güneşi ve minarelerden ilahi sesleniş onları ayılttı.
1. Ağaçlar arasından sızan ikindi güneşi ve minarelerden ilahi sesleniş onları ayılttı.
1. isim , isim , isim , isim , Seslenmek işi
2. Sözü birine veya birilerine yöneltme, hitap
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uzaktan bağırarak çağırmak, ünlemek
1. Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu.
1. Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu.
2. -e , -e , -e , -e , Bir şey söylemek için sesini çıkarmak veya cevap vermek
1. Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu.
1. Kendisini kurtarmaları için ev sahiplerine seslenecek, işaret edecek oldu.
3. -e , -e , mecaz , mecaz , -e , -e , mecaz , mecaz , Sözü birine veya birilerine yöneltmek, birine karşı söylemek, hitap etmek
1. Maalesef teknedeki alet edevatla beceremeyeceğiz bu işi diye seslendi mühendis.
1. Maalesef teknedeki alet edevatla beceremeyeceğiz bu işi diye seslendi mühendis.
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Söyleyiş
sesli duyuru, sesli film, sesli harf, sesli okuma, sesli taş, sesli uyumu, büyük sesli uyumu, çok sesli, eş sesli, kalın sesli, küçük sesli uyumu, pes sesli, tek sesli, tiz sesli, uzun sesli, yakın sesli, yanık sesli, zayıf sesli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sesi olan, ses çıkaran
1. Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler bulunurdu.
1. Her mahallede hatta satıcılar arasında şöhret kazanmış olan güzel sesliler bulunurdu.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Ses çıkararak
3. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ünlü
1. isim , isim , isim , isim , Bir durumu, bir haberi sesli bir biçimde bildirme, anons
1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Görüntü eşliğinde sesi veren film