92406 kayıt bulundu.
püskül kuyruklular, çobanpüskülü, mısır püskülü
1. isim , isim , isim , isim , Bir ucundan bazı şeylere süs olarak takılan, diğer ucu serbest saçak biçimindeki iplik demeti
1. Kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu.
1. Kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Vücutları iki, üç tüysü uzantıyla sonuçlanan, kanatsız, ince, yumuşak, en bilinen türü gümüşçün olan böcekler takımı
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş kursunun bazı tek renkli resimlerinde görülen parlak bulut
püsküllü bela
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Püskülü olan, püskül takılmış olan
1. Bu püsküllü şapka, boyunu biraz daha uzatmış.
1. Bu püsküllü şapka, boyunu biraz daha uzatmış.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Büyük sıkıntı, zarar veren kimse veya şey
1. Başıma püsküllü bela kesilen şemsiyeyi nerede unuttum, nerede bıraktımsa er geç gelip beni buldu.
1. Başıma püsküllü bela kesilen şemsiyeyi nerede unuttum, nerede bıraktımsa er geç gelip beni buldu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Püskülü olmayan
1. Püskülsüz eski yemeni sarılı fesi en yağlı ve en kılıksız çocuk oydu.
1. Püskülsüz eski yemeni sarılı fesi en yağlı ve en kılıksız çocuk oydu.
püskürme benli, yanardağ püskürmesi
1. isim , isim , isim , isim , Püskürmek işi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sık ve tek tek benekler durumunda olan
3. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Yanardağın, duman, kül ve lav çıkarması, indifa
1. -i , -i , -i , -i , Ağzında bulunan bir sıvı veya toz durumundaki bir şeyi hızla savurtarak dışarı çıkarmak
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanardağ lav çıkarmak, indifa etmek
3. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Öfkeyi aniden dışarı vurmak
1. Yeniden yepyeni bir insan olmak için zaman zaman bir volkan hâliyle bir şeyler püskürüyordum.
1. Yeniden yepyeni bir insan olmak için zaman zaman bir volkan hâliyle bir şeyler püskürüyordum.
1. -i , -i , -i , -i , Püskürtme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Püskürtmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Sıvıları ve toz durumundaki maddeleri gaz veya toz durumunda saçmaya, atmaya yarayan tulumba veya körük biçimindeki aygıt, püskürme makinesi, pülverizatör
2. Sprey
püskürtme makinesi, püskürtme tabancası
1. isim , isim , isim , isim , Püskürtmek işi
2. Sulu boya püskürterek çeşitli tonlarda yüzeyler elde etme tekniği veya bu teknikle yapılmış resim
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Püskürtülerek yapılmış
1. Püskürtme sıva.
1. Püskürtme sıva.
4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıçramış, fırlamış
1. Kızın ipek çorapları püskürtme çamur içinde kalmıştı.
1. Kızın ipek çorapları püskürtme çamur içinde kalmıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Vernik veya boya sıvılarını basınçlı hava yardımı ile püskürterek sürmekte kullanılan tabanca biçiminde araç
1. -i , -i , -i , -i , Püskürme işini yaptırmak
2. Hızla ve savurtarak çıkarmak
3. Fışkırtmak
1. Kardeşimle ben birbirimizin suratına iğde tozları püskürterek güldük.
1. Kardeşimle ben birbirimizin suratına iğde tozları püskürterek güldük.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geri dönmek zorunda bırakmak
1. Düşmanı hem de kanadı kırık hâlimizle, hangi güçle geri püskürttük?
1. Düşmanı hem de kanadı kırık hâlimizle, hangi güçle geri püskürttük?
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Püskürtme işi yapılmak
1. Hani bazı ahşap evler vardır, üstüne beton püskürtülür.
1. Hani bazı ahşap evler vardır, üstüne beton püskürtülür.
püskürük külte, püskürük taş
1. sıfat , sıfat , jeoloji , jeoloji , sıfat , sıfat , jeoloji , jeoloji , Yanardağın püskürmesiyle ortaya çıkan
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Yanardağından püskürme sonucu katılaşmış duruma gelen taş, püskürük taş
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Püskürük külte