Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
pusulasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pusulası olmayan

Örnek:

1. Öyle bir tekne parçası ki pusulasızdır, barometresizdir.

1. Öyle bir tekne parçası ki pusulasızdır, barometresizdir.


pusulayı şaşırmak
Anlamı:

1. güç bir duruma düşerek ne yapacağını bilememek

Örnek:

1. Aramızda bir profesör, bir de doçent vardı, hepimiz çoktan pusulayı şaşırmıştık.

1. Aramızda bir profesör, bir de doçent vardı, hepimiz çoktan pusulayı şaşırmıştık.

2. doğru tutum ve davranıştan ayrılmak


pusuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pusu kurulan yer


püsür

İlgili Kelimeler:

bok püsür

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin can sıkıcı, karışık ayrıntısı veya pürüzü

2. Can sıkıcı, istenmeyen kimse

Örnek:

1. Kendi yetmiyormuş gibi bir de peşine püsür takmış!

1. Kendi yetmiyormuş gibi bir de peşine püsür takmış!

3. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Tembel, kalpazan

4. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Karışık, dolaşık (ip, saç vb.)

5. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Karışık, kusurlu (iş)


Lisan : Rumca

püsürlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Püsürü olan, pürüzlü


püsürsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Püsürü olmayan, pürüzsüz


püsürüklük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pısırıklık

Örnek:

1. Ben bir akşamüzeri köşeciğimde oturmuş bir ıslanmış tavuk püsürüklüğüyle elimde bir kitap okuyorum.

1. Ben bir akşamüzeri köşeciğimde oturmuş bir ıslanmış tavuk püsürüklüğüyle elimde bir kitap okuyorum.


pusuya düşmek
Anlamı:

1. pusu kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek


pusuya yatmak
Anlamı:

1. pusuda beklemek

Örnek:

1. Sakarya galibiyeti, o güne kadar pek farkına varılmayan korkunç bir düğümün çözülmesine, sinmiş, pusuya yatmış kuvvetlerin meydana çıkmasına yol açmıştı.

1. Sakarya galibiyeti, o güne kadar pek farkına varılmayan korkunç bir düğümün çözülmesine, sinmiş, pusuya yatmış kuvvetlerin meydana çıkmasına yol açmıştı.


pusval
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yemenicilerin kullandığı ölçü


put
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üç dört tel ipekten bükülmüş iplik


put
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş

Örnek:

1. Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum.

1. Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum.

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Haç


Lisan : Farsça but

put gibi
Anlamı:

1. sessiz, anlamsız bir bakışla ve kımıldamaksızın

Örnek:

1. Ben ağlamıyor, put gibi duruyordum.

1. Ben ağlamıyor, put gibi duruyordum.


put kesilmek
Anlamı:

1. sessiz ve hareketsiz bir durum almak

Örnek:

1. Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor.

1. Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor.


putlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Putlaşmak işi


putlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gereğinden çok değer kazanmak


putlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Putlaştırmak işi


putlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi olağanüstü görerek gereğinden çok değer vermek, put durumuna getirmek

Örnek:

1. Bana işlerin en kolayı nedir diye sorarsanız size bir insanı, bir yazarı putlaştırmaktır derim.

1. Bana işlerin en kolayı nedir diye sorarsanız size bir insanı, bir yazarı putlaştırmaktır derim.


putperest
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Puta tapan

Örnek:

1. Bu mabet de bir putperest mabedi değilse bile herhâlde ilk kiliselerden biriymiş.

1. Bu mabet de bir putperest mabedi değilse bile herhâlde ilk kiliselerden biriymiş.


Lisan : Farsça butperest

putperestlik
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Fetişizm


putrel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yapılarda, demir yollarında kullanılan demir kiriş, bağlama

Örnek:

1. Demir putreli bir bal mumu gibi bir vuruşta eritiveriyordu.

1. Demir putreli bir bal mumu gibi bir vuruşta eritiveriyordu.


Lisan : Fransızca poutrelle

putrelli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Putreli olan

Örnek:

1. Putrelli bina.

1. Putrelli bina.


pütür

İlgili Kelimeler:

pütür pütür

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük kabarcık

Örnek:

1. Ovuşturduğu ellerinden hamur pütürleri, darı taneleri dökülüyordu.

1. Ovuşturduğu ellerinden hamur pütürleri, darı taneleri dökülüyordu.


pütür pütür
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde pek çok pütür bulunan

2. Sertleşip çatlamış

Örnek:

1. Pütür pütür deri.

1. Pütür pütür deri.


Pütürge
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Malatya iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : pütü'rge