92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Semizotu
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aralıklarla yanmak
1. Ambarda, tavana tutturulmuş cılız ışıklar, arada sönecekmiş gibi pırpırlanıyordu.
1. Ambarda, tavana tutturulmuş cılız ışıklar, arada sönecekmiş gibi pırpırlanıyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eski püskü, değersiz, işe yaramayan
2. isim , isim , isim , isim , El tezgâhında dokunmuş kaba yünlü
3. isim , isim , isim , isim , Pehlivanların güreşte kispet yerine giydikleri, kalın bezden yapılmış veya keçi kılından örülmüş don
1. Bularak bir de pırpıta benzer dizlik...
1. Bularak bir de pırpıta benzer dizlik...
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Vücudun herhangi bir yerine süs amacıyla takılan metal halka, kanca, top vb
Lisan : İngilizce piercing
hırtı pırtı, pılı pırtı
1. isim , isim , isim , isim , Değersiz şey, eşya
2. Eskimiş giysi
1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.
1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ufak tefek ev eşyası
4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Basma ve ketenden yatak, yorgan yüzü, giysilik kumaş
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pırtlamış, dışarı fırlamış, patlak
1. Zatî Bey ellerini çırptı, pırtlak gözlü hafiye odaya girdi.
1. Zatî Bey ellerini çırptı, pırtlak gözlü hafiye odaya girdi.
2. Kabuğundan kolayca dışarı çıkabilen
1. Pırtlak üzüm.
1. Pırtlak üzüm.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bulunduğu yerden kayıp dışarı çıkmak
1. Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum.
1. Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Un, yumurta, tulum peyniri, tereyağı, et suyu ve ceviz içinden yapılan bir hamur yemeği
Lisan : Rusça
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Tertemiz, lekesiz
Lisan : Farsça pīr + pāk
Telaffuz : pi:'rüpa:k
1. kirlerden arınıp tertemiz olmak
1. İnsan o merhemden bir kere sürdü mü haftasına kalmaz, pirüpak olur.
1. İnsan o merhemden bir kere sürdü mü haftasına kalmaz, pirüpak olur.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , tamamen kurtulmak, rahatlamak, huzura kavuşmak
1. Akhöyük'teki nar ağacının yanında bir gün yatarsanız cümle dertlerinizden pirüpak olursunuz.
1. Akhöyük'teki nar ağacının yanında bir gün yatarsanız cümle dertlerinizden pirüpak olursunuz.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üzerinde kümbetsi bir kapak bulunan, oldukça büyük bir tür cep saati
Lisan : Prioli özel adından
1. isim , isim , isim , isim , Kasaplık hayvanda omurganın iki yanındaki bölge
1. Koyun pirzolası. Kuzu pirzolası. Sığır pirzolası.
1. Koyun pirzolası. Kuzu pirzolası. Sığır pirzolası.
2. Bu bölgeden dilimler hâlinde çıkarılan kemikli et parçası, kotlet
1. Ardiyelerin arkasındaki bahçede pirzolalar pişer.
1. Ardiyelerin arkasındaki bahçede pirzolalar pişer.
Lisan : İtalyanca brisiola
Telaffuz : pi'rzola
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pirzola yapmaya elverişli
1. Pirzolalık et.
1. Pirzolalık et.
pis bıyık, pisboğaz, pis lakırtı, pis pis, pis söz, pis su, ağzı pis, eteğine pis
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves
2. Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan
1. Lağım suları pistir.
1. Lağım suları pistir.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı
1. Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım.
1. Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çirkin, sevimsiz olan
1. Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı.
1. Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinden çıkılması çok güç, karışık
1. Pis bir iş.
1. Pis bir iş.
1. isim , isim , isim , isim , Kılları gür olmayan ve biçime girmeyen bıyık
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yakışıksız ve seviyesiz kimse