Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
pirpirim
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Semizotu


pırpırlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pırpırlamak işi


pırpırlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanıp sönmek


pırpırlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pırpırlanmak işi


pırpırlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aralıklarla yanmak

Örnek:

1. Ambarda, tavana tutturulmuş cılız ışıklar, arada sönecekmiş gibi pırpırlanıyordu.

1. Ambarda, tavana tutturulmuş cılız ışıklar, arada sönecekmiş gibi pırpırlanıyordu.


pırpıt
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eski püskü, değersiz, işe yaramayan

2. isim , isim , isim , isim , El tezgâhında dokunmuş kaba yünlü

3. isim , isim , isim , isim , Pehlivanların güreşte kispet yerine giydikleri, kalın bezden yapılmış veya keçi kılından örülmüş don

Örnek:

1. Bularak bir de pırpıta benzer dizlik...

1. Bularak bir de pırpıta benzer dizlik...


Lisan : Rumca

pırpıtçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pırpıt yapan kimse


pirsing
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücudun herhangi bir yerine süs amacıyla takılan metal halka, kanca, top vb


Lisan : İngilizce piercing

pırtı

İlgili Kelimeler:

hırtı pırtı, pılı pırtı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değersiz şey, eşya

2. Eskimiş giysi

Örnek:

1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.

1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ufak tefek ev eşyası

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Basma ve ketenden yatak, yorgan yüzü, giysilik kumaş


pırtlak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pırtlamış, dışarı fırlamış, patlak

Örnek:

1. Zatî Bey ellerini çırptı, pırtlak gözlü hafiye odaya girdi.

1. Zatî Bey ellerini çırptı, pırtlak gözlü hafiye odaya girdi.

2. Kabuğundan kolayca dışarı çıkabilen

Örnek:

1. Pırtlak üzüm.

1. Pırtlak üzüm.


pırtlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pırtlamak işi


pırtlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bulunduğu yerden kayıp dışarı çıkmak

Örnek:

1. Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum.

1. Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum.


pırtlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pırtlatmak işi


pırtlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Pırtlama işini yaptırmak


piruhi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Un, yumurta, tulum peyniri, tereyağı, et suyu ve ceviz içinden yapılan bir hamur yemeği


Lisan : Rusça

pirüpak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Tertemiz, lekesiz


Lisan : Farsça pīr + pāk

Telaffuz : pi:'rüpa:k

pirüpak olmak
Anlamı:

1. kirlerden arınıp tertemiz olmak

Örnek:

1. İnsan o merhemden bir kere sürdü mü haftasına kalmaz, pirüpak olur.

1. İnsan o merhemden bir kere sürdü mü haftasına kalmaz, pirüpak olur.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , tamamen kurtulmak, rahatlamak, huzura kavuşmak

Örnek:

1. Akhöyük'teki nar ağacının yanında bir gün yatarsanız cümle dertlerinizden pirüpak olursunuz.

1. Akhöyük'teki nar ağacının yanında bir gün yatarsanız cümle dertlerinizden pirüpak olursunuz.


piryol
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Üzerinde kümbetsi bir kapak bulunan, oldukça büyük bir tür cep saati


Lisan : Prioli özel adından

pirzola
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kasaplık hayvanda omurganın iki yanındaki bölge

Örnek:

1. Koyun pirzolası. Kuzu pirzolası. Sığır pirzolası.

1. Koyun pirzolası. Kuzu pirzolası. Sığır pirzolası.

2. Bu bölgeden dilimler hâlinde çıkarılan kemikli et parçası, kotlet

Örnek:

1. Ardiyelerin arkasındaki bahçede pirzolalar pişer.

1. Ardiyelerin arkasındaki bahçede pirzolalar pişer.


Lisan : İtalyanca brisiola

Telaffuz : pi'rzola

pirzolalık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Pirzola yapmaya elverişli

Örnek:

1. Pirzolalık et.

1. Pirzolalık et.


pis

İlgili Kelimeler:

pis bıyık, pisboğaz, pis lakırtı, pis pis, pis söz, pis su, ağzı pis, eteğine pis

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Leke, toz veya kirle kaplı olan, kirli, iğrendirici, murdar, mülevves

2. Kendinde pislik olan veya pislenmiş olan

Örnek:

1. Lağım suları pistir.

1. Lağım suları pistir.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı

Örnek:

1. Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım.

1. Şu pis dünyanın acılarında bile öyle bir tat var ki her şeye razıyım.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çirkin, sevimsiz olan

Örnek:

1. Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı.

1. Demin o pis, ukala suratıyla sırıta sırıta yanıma yaklaştı.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçinden çıkılması çok güç, karışık

Örnek:

1. Pis bir iş.

1. Pis bir iş.


pis bıyık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kılları gür olmayan ve biçime girmeyen bıyık

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yakışıksız ve seviyesiz kimse


pis lakırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pis söz


pis pis
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hoşa gitmeyecek bir biçimde


pis pis bakmak
Anlamı:

1. karşısındakini rahatsız edici ve sinirli bir biçimde bakmak