Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
parmağı ağzında kalmak
Anlamı:

1. şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek

Örnek:

1. Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı.

1. Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı.


Ön Takı : (birinin)

parmağı olmak
Anlamı:

1. bir işi olumsuz yönde etkilemek, bir işe karışmış olmak


parmağına dolamak
Anlamı:

1. bir konuyu, bir kimseyi ele alıp sürekli uğraşmak, diline dolamak

Örnek:

1. Çarşının alaycıları, gevezeleri ... Halil'in yüreğinin yandığını anlayınca onu parmaklarına doladılar, ateşini körüklemeye başladılar.

1. Çarşının alaycıları, gevezeleri ... Halil'in yüreğinin yandığını anlayınca onu parmaklarına doladılar, ateşini körüklemeye başladılar.


parmağında oynatmak
Anlamı:

1. her istediğini yaptırmak, kukla gibi kullanmak


Ön Takı : (birini)

parmağını aramak
Anlamı:

1. ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak

Örnek:

1. Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi.

1. Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi.


Ön Takı : (birinin)

parmağını bile kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
Anlamı:

1. bir iş, olay veya durum karşısında hiçbir harekette bulunmamak


parmağını yaranın üzerine basmak
Anlamı:

1. asıl derdi veya bir derdin asıl sebebini göstermek


parmağının ucuyla (veya ucunda) çevirmek
Anlamı:

1. bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek


parmak

İlgili Kelimeler:

parmak adam, parmak alfabesi, parmak hesabı, parmak izi, parmak parmak, parmak tatlısı, parmak üzümü, adsız parmak, altıparmak, badem parmak, başparmak, beşparmak, bir parmak, küçük parmak, orta parmak, serçe parmak, gelinparmağı, gösterme parmağı, hanımparmağı, işaret parmağı, salavat parmağı, şehadet parmağı, vezirparmağı, yüzük parmağı

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , İnsanda ve bazı hayvanlarda ellerin ve ayakların son bölümünü oluşturan, boğumlu, oynak, uzunca organların her biri

Örnek:

1. Parmaklarımızla masanın tahtasında tempo tutuyoruz.

1. Parmaklarımızla masanın tahtasında tempo tutuyoruz.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eni veya boyu bu organ kadar olan

Örnek:

1.

1.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Koyu sıvılara daldırıp çıkarıldığında bu organa bulaşan miktar kadar olan

Örnek:

1. Bir parmak bal.

1. Bir parmak bal.

4. Bir tekerleğin merkezinden çemberine kadar uzanan çubukların her biri

5. matematik , matematik , matematik , matematik , İnç

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işe karışmış olma ilgisi

Örnek:

1. Bu işte onun parmağı var.

1. Bu işte onun parmağı var.

7. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Arşının yirmi dörtte biri


parmak adam
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok kısa boylu kimse

Örnek:

1. Tam bu sırada onun yanındaki delikte bir parmak adam daha belirdi.

1. Tam bu sırada onun yanındaki delikte bir parmak adam daha belirdi.


parmak alfabesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İşitme engellilerce kullanılmak üzere her harf için parmakların değişik durum alması ile oluşturulan alfabe


parmak atmak
Anlamı:

1. birini parmakla taciz etmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , sorun yaratmak


parmak basmak
Anlamı:

1. imza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak

Örnek:

1. Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim.

1. Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bir konu üzerine dikkati, ilgiyi çekmek

Örnek:

1. Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım.

1. Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım.


parmak bozmak
Anlamı:

1. çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek


parmak çocuk
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çok küçük doğmuş çocuk


parmak hesabı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parmaklar kullanılarak yapılan hesap

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Hece ölçüsü

Örnek:

1. Öyle bir şey ki ne Acem aruzu ne de parmak hesabı.

1. Öyle bir şey ki ne Acem aruzu ne de parmak hesabı.


parmak ısırmak
Anlamı:

1. büyük şaşkınlık duymak

Örnek:

1. Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey'e yaptığın işe parmak ısırdım.

1. Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey'e yaptığın işe parmak ısırdım.


parmak izi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle kimlik belirlemede yararlanılan, parmak uçlarının iç tarafındaki derinin her kişide değişik olan izi


parmak kadar
Anlamı:

1. çok küçük

Örnek:

1. Ne istersin çocuk çocuktan, dedi. Daha parmak kadar, kemikleri kırılacak, öyle ince.

1. Ne istersin çocuk çocuktan, dedi. Daha parmak kadar, kemikleri kırılacak, öyle ince.


parmak kaldı
Anlamı:

1. `az kaldı, az kalsın, neredeyse` anlamında kullanılan bir söz


parmak kaldırmak
Anlamı:

1. bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak


parmak parmak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parmak biçiminde

Örnek:

1. Duvarda parmak parmak yağ lekeleri var.

1. Duvarda parmak parmak yağ lekeleri var.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Parmaklayarak

Örnek:

1. Sen şeker ol ben kaymak / Haydi yiyelim parmak parmak

1. Sen şeker ol ben kaymak / Haydi yiyelim parmak parmak


parmak tatlısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Parmak biçiminde yapılan bir tür hamur tatlısı


parmak üzümü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taneleri uzun olan bir tür üzüm


parmakla gösterilmek
Anlamı:

1. bir şey az bulunmak

2. seçkin, ünlü olmak