92406 kayıt bulundu.
1. çok az olmak
1. Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu.
1. Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu.
1. -i , -i , -i , -i , Parmakla yemek
1. Balı parmakladı.
1. Balı parmakladı.
2. Parmakla dokunmak
3. Dürtmek
iki parmaklı, kalem parmaklı, üç parmaklı, çift parmaklılar, tek parmaklılar
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parmağı olan
1. Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı.
1. Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı.
ızgara parmaklığı
1. isim , isim , isim , isim , Dik ve biraz aralıklı olarak yan yana dizilmiş tahta, demir vb. çubuklarla yapılmış bölme veya korkuluk
1. Köşkün tahta parmaklıkları önünde rahatsız etmekten çekinerek hatır soruyorlar.
1. Köşkün tahta parmaklıkları önünde rahatsız etmekten çekinerek hatır soruyorlar.
2. Kesik veya yara bulunan parmağı korumak için üzerine geçirilen, çoğunlukla plastik kılıf
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parmaklığı olan
1. Sonra bahçenin demir parmaklıklı kapısından koşarak çıktı, rüzgâr gibi kayboldu.
1. Sonra bahçenin demir parmaklıklı kapısından koşarak çıktı, rüzgâr gibi kayboldu.
1. isim , isim , isim , isim , Bir tür İtalyan peyniri
Lisan : İtalyanca parmigiano
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , `Sanat sanat içindir` ilkesini benimseyen, genellikle şiirde kendini gösteren bir edebiyat akımı
Lisan : Fransızca parnassisme
1. isim , isim , tiyatro , tiyatro , isim , isim , tiyatro , tiyatro , Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününü alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki yaratan bir oyun türü
Lisan : Fransızca parodie
1. isim , isim , isim , isim , Askerlerin birbirlerini tanımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz
1. Bir asker uzaktan, görünmeyen bir yerden parola soruyordu.
1. Bir asker uzaktan, görünmeyen bir yerden parola soruyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Varılmak istenen amacı özetleyen söz
1. Öyleyse ya istiklal ya ölüm! İşte hakiki kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı.
1. Öyleyse ya istiklal ya ölüm! İşte hakiki kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktı.
3. Gizlilik ortamında insanların birbirini tanımalarını ve anlaşmalarını sağlayan işaret
1. Her gelen, ilk iş olarak parolayı söyler. Parola her altı ayda bir değişir.
1. Her gelen, ilk iş olarak parolayı söyler. Parola her altı ayda bir değişir.
Lisan : İtalyanca parola
Telaffuz : paro'la
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kalkan balığının yavrusu
Lisan : Rumca
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kedigillerden, genellikle Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, postu benekli, bazen de düz siyah, çevik, yırtıcı, etçil, memeli hayvan, leopar, panter, pelenk (Panthera pardus)
Lisan : Farsça pārs
1. isim , isim , isim , isim , Bir izleyici topluluğu önünde yapılan gösteriden sonra toplanan para
1. Yıllardır parsa topladığı şehri geride bırakıp karanlık çökünceye kadar kırlarda yürüdü.
1. Yıllardır parsa topladığı şehri geride bırakıp karanlık çökünceye kadar kırlarda yürüdü.
Lisan : Farsça pārse
Telaffuz : pa'rsa
1. isim , isim , isim , isim , İmar yasalarına göre ayrılıp sınırlanmış arazi parçası
Lisan : Fransızca parcelle
1. isim , isim , isim , isim , Parsellere ayırma
Lisan : Fransızca parcellation
Telaffuz : l ince okunur
1. -i , -i , -i , -i , Parsellere ayırmak
1. Geniş arazisini parselleyip sattı.
1. Geniş arazisini parselleyip sattı.
2. Çeşitli kişiler belirli bir toprağı aralarında paylaşmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çeşitli kuruluş veya iş yerlerinde mevki ve makamlara sahip çıkmak, paylaşmak