92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Oynatma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.
1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.
1. isim , isim , isim , isim , Oynatılmak işi
1. Gene incelemecileri yanıltan bir nokta da oyunun perde ile oynatılmasıdır.
1. Gene incelemecileri yanıltan bir nokta da oyunun perde ile oynatılmasıdır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Oynatma işine konu olmak
1. Biri gelir bakarsa taşı eski hâlinde bulmalıdır, oynatıldığı belli olmamalıdır.
1. Biri gelir bakarsa taşı eski hâlinde bulmalıdır, oynatıldığı belli olmamalıdır.
1. isim , isim , isim , isim , Oynatma işi
2. sinema , sinema , sinema , sinema , Sinema endüstrisinin, filmlerin seyircilere gösterilmesi işiyle uğraşan kolu
1. -i , -i , -i , -i , Ansızın veya çabucak oynatmak
Telaffuz : oynatı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Oynatmak işi
1. Karagöz oynatmaya kalkıştığı geceler ise tam anlamıyla bayramdı.
1. Karagöz oynatmaya kalkıştığı geceler ise tam anlamıyla bayramdı.
1. -i , -i , -i , -i , Oynamasını sağlamak
1. Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı.
1. Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı.
2. Kımıldamasına yol açmak
1. Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi.
1. Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi.
3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak
1. Ayı oynatmak.
1. Ayı oynatmak.
4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir araç, gereç kullanmak
1. Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?
1. Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aklını yitirmek
1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.
1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Korkutmak, heyecanlandırmak
1. Yüreğimi oynattın.
1. Yüreğimi oynattın.
7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak
1. Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.
1. Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.
8. nesnesiz , nesnesiz , tiyatro , tiyatro , nesnesiz , nesnesiz , tiyatro , tiyatro , Sahneye koymak
1. Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız.
1. Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Oynama ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İstersem seni kandırabilirim, seninle oynayabilirim.
1. İstersem seni kandırabilirim, seninle oynayabilirim.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Ansızın veya çabucak oynamak
Telaffuz : oynayı'vermek
1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Aralarında karşıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, aksine” anlamlarıyla birbirine bağlayan bir söz, oysaki, hâlbuki, meğer
Telaffuz : o'ysa
1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Oysa
1. Oysaki daha önce onunla tanışmayı çok istemiştim.
1. Oysaki daha önce onunla tanışmayı çok istemiştim.
Telaffuz : oysa'ki
dalga oyuğu
1. isim , isim , isim , isim , Oyulmuş, içi boş ve çukur olan yer
1. Birbirine karışmış nal oyuklarından, gündüz beş on kişilik bir devriyenin geçip gittiği anlaşılıyordu.
1. Birbirine karışmış nal oyuklarından, gündüz beş on kişilik bir devriyenin geçip gittiği anlaşılıyordu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Elle yapılan kalın, seyrek dikiş