Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
oylatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Oylama işini yaptırmak


oylayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oylayabilmek işi


oylayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Oylama ihtimali veya imkânı bulunmak


öyle

İlgili Kelimeler:

öyle öyle

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Onun gibi olan, ona benzer

Örnek:

1. Ben öyle bir şey demedim.

1. Ben öyle bir şey demedim.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , O yolda, o biçimde, o tarzda

Örnek:

1. Bize öyle öğrettiler. İyi olduğunu sandık.

1. Bize öyle öğrettiler. İyi olduğunu sandık.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , (ö'yle) O denli, o kadar, o derece

Örnek:

1. Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de kasavetlenmeyesin öyle.

1. Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de kasavetlenmeyesin öyle.

4. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , İçinde `ne, nasıl` vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz

Örnek:

1. O ne biçim iş öyle! O nasıl hayvan öyle!

1. O ne biçim iş öyle! O nasıl hayvan öyle!


öyle (yağma) yok!
Anlamı:

1. `öyle bir şey olmaz, öyle bir şey yapılmamalı` anlamında kullanılan bir söz


öyle gelmek
Anlamı:

1. sanmak, zannetmek

Örnek:

1. Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler.

1. Bana öyle gelirdi ki çocuklar yalnız kışın büyürler.


Ön Takı : (birine)

öyle olsun
Anlamı:

1. peki, pekâlâ


öyle öyle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Böylece

2. Yavaş yavaş


öyle veya böyle
Anlamı:

1. ne olursa olsun, her hâlde, bu durumda

Örnek:

1. Öyle veya böyle, bir amatör, bir heveskâr işte.

1. Öyle veya böyle, bir amatör, bir heveskâr işte.


öyle ya
Anlamı:

1. kuşkusuz, tabii, elbette

Örnek:

1. Öyle ya içgüdü, ilgili bilim adamlarına göre, insandan çok hayvan türlerinde varsaydığımız bir özellik.

1. Öyle ya içgüdü, ilgili bilim adamlarına göre, insandan çok hayvan türlerinde varsaydığımız bir özellik.


öylece
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , O biçimde, tam öyle

Örnek:

1. Dudaklarının kenarını kırıştıran bir nefret duygusuyla öylece kaldı.

1. Dudaklarının kenarını kırıştıran bir nefret duygusuyla öylece kaldı.

2. Öylelikle


Telaffuz : ö'ylece

öylelikle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bu biçimde, en sonunda

Örnek:

1. Öylelikle güçlükler ortadan kalkar.

1. Öylelikle güçlükler ortadan kalkar.


Telaffuz : öyleli'kle

öylesi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ona benzer, onun gibi

Örnek:

1. Bu otlakçıya canım kurban kardeşim! Bu herif öylesi değil ki!

1. Bu otlakçıya canım kurban kardeşim! Bu herif öylesi değil ki!

2. zarf , zarf , zarf , zarf , O kadar

Örnek:

1. Telif ücretinin anlamı Güner için öylesi büyüktü ki!

1. Telif ücretinin anlamı Güner için öylesi büyüktü ki!


öylesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok, o derece

Örnek:

1. Yüreğimizdeki uygarlaşma ateşi öylesine harlı yanıyordu ki hatalarımızı görmüyorduk.

1. Yüreğimizdeki uygarlaşma ateşi öylesine harlı yanıyordu ki hatalarımızı görmüyorduk.


Telaffuz : ö'ylesine

öyleyse
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , O hâlde


oylum

İlgili Kelimeler:

oylum oylum, ek oylum

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş

2. isim , isim , isim , isim , Hacim

3. isim , isim , isim , isim , Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekân karşılığı


oylum oylum
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Oymalı, girintili çıkıntılı bir biçimde

Örnek:

1. Benim için açtı bu güller / Oylum oylum, katmer katmer

1. Benim için açtı bu güller / Oylum oylum, katmer katmer


oylumlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oylumlamak işi

2. Kil, bal mumu gibi kolayca biçimlendirilebilen maddeleri, yapılacak heykellere model hazırlamak üzere hacimli olarak biçimlendirme, taslak yapma, modelaj


oylumlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Resim ve heykelde ögelere oylum duygusu ve biçim vermek

2. Küçülterek yapmak


oylumlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oylumu olan, hacimli

Örnek:

1. Fırça darbeleri ve oylumlu büyük lekelerle yorumlanmış çok çarpıcı bir kadın yüzüydü.

1. Fırça darbeleri ve oylumlu büyük lekelerle yorumlanmış çok çarpıcı bir kadın yüzüydü.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Büyük, geniş


oylumluca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hacimlice


oylumsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hacimsiz


oylumsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hacimsizlik


oyma

İlgili Kelimeler:

oyma akıl, oyma baskı, ağaç oyma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oymak işi

2. Bir nesnenin yüzeyini özel araçlarla oyarak veya delerek türlü biçimler verme

3. Ağaç yongası

Örnek:

1. Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma

1. Gürgen dibine vardım / Oyma alırım oyma

4. Oyularak yapılan süsleme

Örnek:

1. Boyalı ve kabarık oymaları birer çiçek demetini hatırlatan bir yalı vardı.

1. Boyalı ve kabarık oymaları birer çiçek demetini hatırlatan bir yalı vardı.

5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oyularak yapılmış

Örnek:

1. Balkon kapısı önünde, ağaç gövdesinden oyma bir saksılık.

1. Balkon kapısı önünde, ağaç gövdesinden oyma bir saksılık.


oyma akıl
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yer etmiş, uzun deneyimler sonunda kabul görmüş nasihat

Örnek:

1. Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır. Aklı ikiye ayırırlar: Koyma akıl, oyma akıl. Koyma akıl ancak kapıya kadar sürer. Oyma akıl ise bütün hayata siner, derler.

1. Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır. Aklı ikiye ayırırlar: Koyma akıl, oyma akıl. Koyma akıl ancak kapıya kadar sürer. Oyma akıl ise bütün hayata siner, derler.