oynatmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Oynamasını sağlamak

Örnek:

1. Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı.

1. Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı.

2. Kımıldamasına yol açmak

Örnek:

1. Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi.

1. Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi.

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak

Örnek:

1. Ayı oynatmak.

1. Ayı oynatmak.

4. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir araç, gereç kullanmak

Örnek:

1. Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?

1. Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?

5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aklını yitirmek

Örnek:

1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.

1. Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Korkutmak, heyecanlandırmak

Örnek:

1. Yüreğimi oynattın.

1. Yüreğimi oynattın.

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak

Örnek:

1. Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.

1. Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.

8. nesnesiz , nesnesiz , tiyatro , tiyatro , nesnesiz , nesnesiz , tiyatro , tiyatro , Sahneye koymak

Örnek:

1. Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız.

1. Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız.