92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Övünmek işi, kıvanç, kıvanma, övünç, iftihar,
1. Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu.
1. Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu.
1. -le , -le , -le , -le , Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek
1. Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi.
1. Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kendi kendini övmek
1. Yaptığı fedakârlıktan övünüyor diye kadına kızardık.
1. Yaptığı fedakârlıktan övünüyor diye kadına kızardık.
1. kendini övmeye hazırlanan kimselerce, övünmesini hoş göstermek veya alçak gönüllü görünebilmek için kullanılan bir söz
1. Övünmek gibi olmasın, sesim güzeldir.
1. Övünmek gibi olmasın, sesim güzeldir.
1. isim , isim , isim , isim , Övünülecek tutum veya davranış
1. İstikbalini sağlamış olmanın o sinire batan, manasız güveni, budalaca övüntüsü...
1. İstikbalini sağlamış olmanın o sinire batan, manasız güveni, budalaca övüntüsü...
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi bastırarak başka bir şey üzerinden geçirmek
1. Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü.
1. Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü.
2. Eli birbirine sürtmek
1. Ahmet kahveden içeri girerken ellerini ovuşturarak söyleniyordu.
1. Ahmet kahveden içeri girerken ellerini ovuşturarak söyleniyordu.
oy birliği, oy çokluğu, oy hakkı, oy kâğıdı, oy pusulası, oy sandığı, açık oy, beyaz oy, gizli oy, işari oy, karşı oy, kırmızı oy, yeşil oy, güvenoyu, halkoyu, kamuoyu
1. isim , isim , isim , isim , Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
2. Bu tercihi belirten işaret, söz veya yazı
3. Seçimlerde kişinin herhangi bir aday veya partiye ait yaptığı tercih
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü
1. isim , isim , isim , isim , Bir toplantıda oylamaya katılan bütün üyelerin aynı yönde oy kullanmış olması durumu
1. Kararın oy birliği ile alınması gerekiyordu.
1. Kararın oy birliği ile alınması gerekiyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Bir toplantıda oylamaya katılanların yarıdan fazlasının aynı yönde oy kullanmış olmaları durumu
birleşik oy pusulası
1. isim , isim , isim , isim , Seçimlerde adaylara veya partilere ait özel şekilleri içeren, üzerine oya ait işaret konulan resmî belge, oy kâğıdı
1. isim , isim , isim , isim , Seçimlerde oy pusulalarının içine atıldığı mühürlü sandık
1. herhangi bir konuya ait tercihini belirtmek, rey vermek
1. Yıllardır, kime oy verdiğini bile bilmiyorsunuz.
1. Yıllardır, kime oy verdiğini bile bilmiyorsunuz.
oya ağacı, oya çiçeği, iğne oyası, mekik oyası
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle ipek ibrişim kullanarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel
1. Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu.
1. Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Doğal olarak Çin ve Japonya'da yetişen, en çok 6-7 metre boyunda, gövde kabuğu kavlar hâlinde dökülen, çiçekleri kırmızı, beyaz veya lavanta renginde, dekoratif amaçlı olarak yetiştirilen bir ağaç, Hint leylağı (Lagerstromeia indica)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Koyu menekşe veya pembe renkte çiçekler açan süs bitkisi (Lagerstroemia indica)
1. ince, güzel, zarif
1. Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler.
1. Kadın fevkalade nazik ve güzel, çocuklar oya gibi idiler.