92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Ellerini bir şeye veya birbirine sürtmek
1. Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu.
1. Kocası okurken gözleriyle satırları takip ediyor, elleriyle boncuk çantasını ovalıyordu.
2. Sertçe ovmak
1. Çok geceler gözlerimi ovalaya ovalaya uykumu dağıtmaya çalışır, kendimi güç tutarak verilen işleri yapmaya uğraşırdım.
1. Çok geceler gözlerimi ovalaya ovalaya uykumu dağıtmaya çalışır, kendimi güç tutarak verilen işleri yapmaya uğraşırdım.
3. Ezmek veya ufak parçalara ayırmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ovalama işine konu olmak
2. Kendi kendini ovmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ovası olan, ovalarla kaplı
1. Ovalık memleket.
1. Ovalık memleket.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ovma işini yaptırmak
1. Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana.
1. Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İki üç yaşındaki erkek koyun
1. Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?
1. Git kumandana söyle, öveç ise, ucuz olursa iki tane de benim için alsın, anladın mı?
1. isim , isim , isim , isim , Kumaş, halı, kilim vb.nin kenarına makine ile yapılan sıkı, zikzaklı dikiş
Lisan : İngilizce overlock
1. isim , isim , isim , isim , Birini, bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
1. İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi.
1. İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi.
1. isim , isim , isim , isim , Birini veya bir şeyi öven kimse, övücü
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini gereği yokken veya aşırı olarak öven kimse