92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Hamuru ovalayarak yapılan kırıntılarla pişirilmiş çorba
2. Taze tarhana
1. Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek
1. Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum.
1. Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum.
2. Bir yere bir şeyi kuvvetle sürterek temizlemek
1. Tencereyi ovmak. Tahtaları ovmak.
1. Tencereyi ovmak. Tahtaları ovmak.
1. isim , isim , isim , isim , Övmek işi, sena, medih, sitayiş
1. Şikâyetleri kesilince İstanbul'u övmeye başladı.
1. Şikâyetleri kesilince İstanbul'u övmeye başladı.
1. -i , -i , -i , -i , Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek, methetmek, sena etmek, yermek karşıtı
ovogon dağarcığı
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Su yosunu, mantar gibi ilkel bitkilerde dişi cinslik hücresi
Lisan : Fransızca oogone
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çiçeksiz bitkilerin çoğunda üreme organlarını barındıran boşluk
1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , İç içe mineral kabuklardan oluşan balık yumurtası biçiminde kalker
Lisan : Fransızca oolithe
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Övülme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Övülmeye değer olmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ovma işine konu olmak
1. Tavanlar bir sabunla ovulmaktan parıl parıl parlıyor.
1. Tavanlar bir sabunla ovulmaktan parıl parıl parlıyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Övme işine konu olmak
1. Hani beklediğim övülmek, teşekkür filan olsa içim yanmaz.
1. Hani beklediğim övülmek, teşekkür filan olsa içim yanmaz.
övünç çizelgesi
1. isim , isim , isim , isim , Övünme
1. Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi.
1. Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi.
1. isim , isim , isim , isim , Bir okulda davranışları ve derslerindeki başarıları ile dikkat çeken seçkin öğrencilerin adlarının yazıldığı çizelge, iftihar listesi
1. iftihar etmek, kıvanmak
1. Sevgili eşini kaçırarak almış olmaktan büyük övünç duyardı.
1. Sevgili eşini kaçırarak almış olmaktan büyük övünç duyardı.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Övünme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sürekli övünmek
1. Onlar bu faaliyetleriyle övünedursunlar konuşup yazmada açıklık erdemi yeter de artar bile gerçek aydınlara.
1. Onlar bu faaliyetleriyle övünedursunlar konuşup yazmada açıklık erdemi yeter de artar bile gerçek aydınlara.
Telaffuz : övüne'durmak
1. isim , isim , isim , isim , Övünülecek şey, övünç kaynağı veya sebebi
1. İnsanoğlu işte şimdi yine başlıca dayanağı ve övüneği olan sağduyusu ve bilinci ile eli şakağında düşünüyor.
1. İnsanoğlu işte şimdi yine başlıca dayanağı ve övüneği olan sağduyusu ve bilinci ile eli şakağında düşünüyor.