92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Resmî makamlarca belli bir bölgede oturmak üzere verilen izin
2. Yabancı bir ülkede çalışan veya ticaret yapan kimselere o ülkenin resmî makamlarınca belli bir bölgede oturmak üzere verilen izin
1. isim , isim , isim , isim , Boyutları ve şekli insan vücudunun ölçülerine uygun olan ve rahat oturmayı sağlayan, oturma yüzeyi elastik veya elastik olmayan malzemeden yapılan mobilya
1. -e , -e , -e , -e , Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
1. Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu.
1. Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu.
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak
1. Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız.
1. Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız.
3. -i , -i , -i , -i , Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak
1. Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti.
1. Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti.
4. -de , -de , -de , -de , Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek
1. Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar.
1. Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar.
5. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak
1. Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?
1. Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?
6. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek
1. Temelin bu tarafı on santim oturmuş.
1. Temelin bu tarafı on santim oturmuş.
7. -le , -le , -le , -le , Biriyle beraber yaşamak
1. O günden beri enişte beyle oturuyorum.
1. O günden beri enişte beyle oturuyorum.
8. Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
9. Yer almak, geçmek
1. Valilik makamına oturdu.
1. Valilik makamına oturdu.
10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek
1. Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.
1. Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.
11. Belli bir yörüngede dönmeye başlamak
1. Uydu yörüngeye oturdu.
1. Uydu yörüngeye oturdu.
12. Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
13. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak
1. Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı.
1. Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı.
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Sağlam bir taban oluşturmak için temel ile birlikte belli bir yüksekliğe ulaşmış yapının oturduğu bölüm, oturma duvarı, subasman
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , İshal olmak
durmuş oturmuş
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yerleşik, yerleşmiş, güçlenmiş, stabil
1. Oturmuş bir kurum.
1. Oturmuş bir kurum.
1. isim , isim , isim , isim , Benimsenmiş, yerleşmiş olma durumu
1. Kontrbas öğretmeni Rıza'nın daha bir oturmuşluğu vardır rolüne.
1. Kontrbas öğretmeni Rıza'nın daha bir oturmuşluğu vardır rolüne.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Oturtma ihtimali veya imkânı bulunmak
patlıcan oturtması
1. isim , isim , isim , isim , Oturtmak işi
2. Halka halka kesilmiş patates, patlıcan, kabak vb. sebzelerden yapılan bir tür kıymalı yemek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Oturma işini yaptırmak
1. İçeri girer girmez bileğimden kavradı, önüne beni oturttu, hayvanı mahmuzladı.
1. İçeri girer girmez bileğimden kavradı, önüne beni oturttu, hayvanı mahmuzladı.
2. Koymak, yerleştirmek
1. Kalemi aldım ve kâğıda yazının başlığını oturttum.
1. Kalemi aldım ve kâğıda yazının başlığını oturttum.
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Yapının toprak üstünde kalan, 1 metre kadar yükseklikte, bütün yapı boyunca devam eden, üstüne gelen duvarlardan birkaç santim dışarı çıkıntılı ana temel duvarı
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Oturtma işine konu olmak
1. İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum.
1. İlk defa yeni usul bir rahleye oturtuldum.
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Bir müzik parçasının seslendirilişinde insan sesleri ile çalgıların görevlendiriliş düzeni
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir şeyden dolayı, bir şey yüzünden, dolayı, naşi
1. Sonunda biz bu hareketimizden ötürü on bir ay hapse mahkûm olduk.
1. Sonunda biz bu hareketimizden ötürü on bir ay hapse mahkûm olduk.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İshal
1. -e , -e , -e , -e , Oturma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Üçüncü katın balkonları içe gömüldüğünden, dışarıdan görülme kaygısı olmadan rahatlıkla oturulabilirdi burada.
1. Üçüncü katın balkonları içe gömüldüğünden, dışarıdan görülme kaygısı olmadan rahatlıkla oturulabilirdi burada.