92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Oltu yöresine özgü, yatay olarak kızartılan ve şişe geçirilip küçük küçük kesilen bir kebap türü, cağ kebabı
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Pire otu
1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Çeşitli süs eşyalarının yapımında kullanılan kara kehribar, oksidiyon taşı, kara kehribar
1. isim , isim , isim , isim , Pire otunun kurutulup toz durumuna getirilmesiyle pire öldürücü olarak kullanılan toz
ölü açı, ölü açımı, ölü dalga, ölü deniz, ölü dil, ölüdoğa, ölü doğum, ölü doku, ölüevi, ölü fiyatına, ölü helvası, ölü mevsim, ölü nokta, ölü örtü, ölü renk, ölü saat, ölü salı, ölü sessizliği, ölü sevici, ölü sezon, ölü soyucu, ölü top, ölü yatırım, ölü yemeği, ölü yıkama, ölü zaman, ölüsü kandilli, ölüsü kınalı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hayatı sona ermiş, artık yaşamıyor olan, meyyit, morto, diri karşıtı
2. isim , isim , isim , isim , Ölmüş insan, mevta, meyyit, müteveffa
1. Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler.
1. Onu denizden çıkarmak istediler ama biri, müstantik ve doktor gelmeyince ölülere dokunulmaz, diyince bu işten vazgeçtiler.
3. isim , isim , isim , isim , Hayvan leşi
1. Tavuk ölüsü.
1. Tavuk ölüsü.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gücü az, zayıf
1. Ölü kandil.
1. Ölü kandil.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok durgun, hareketsiz
1. Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar.
1. Ölü kentler, boş kaleler, eski saraylar.
6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkileme gücü olmayan, canlılığı olmayan
1. Ölü bir konuşması var.
1. Ölü bir konuşması var.
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Doğal veya yapay bir engel dolayısıyla gözetlemenin veya atışın mümkün olmadığı yer veya bölge
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kör nokta
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Hızı azalmış olarak gelen dalga
1. isim , isim , isim , isim , Fırtınadan sonra tamamıyla sakin duruma gelmiş deniz
2. Dalgasız, açık denizden etkilenmeyen deniz
1. isim , isim , isim , isim , Günümüzde kullanılmayan, konuşulmayan, elimizde yalnızca belgeleri olan dil
1. isim , isim , isim , isim , Bir çarpma veya zedelenme sonucu oluşan yaradaki ölü hücre kümesi
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Değerinden çok ucuza, yok pahasına
1. hiç kımıldamadan
1. Arkadaşlarım ölü gibi uyuklarken ben sabahlara kadar dans ediyordum.
1. Arkadaşlarım ölü gibi uyuklarken ben sabahlara kadar dans ediyordum.
2. kımıldamayan, hareketsiz
1. çok az
1. Üç yıldır bizim oralarda kuraklık var. Hele bu yıl ölü gözü kadar rahmet görmedik.
1. Üç yıldır bizim oralarda kuraklık var. Hele bu yıl ölü gözü kadar rahmet görmedik.
1. hiç olmayacak yerden, mümkün olmayan durumda yardım veya destek beklemek
1. isim , isim , isim , isim , Ölüevinde pişirilip konuklara dağıtılan un veya irmik helvası
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Herhangi bir işin, etkinliğin veya hareketliliğin durgunlaşıp yavaşladığı süre, ölü sezon
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Gözden uzak yer
2. Kör nokta
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Dökülen yaprak ve başka bitki kalıntılarından oluşan örtü
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Parlaklığı olmayan, donuk renk
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Herhangi bir faaliyet veya iş yapılamayan zaman, ölü zaman
1. Halde iş gecenin ölü saatlerinde biter.
1. Halde iş gecenin ölü saatlerinde biter.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Tabut
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Ölüm sessizliği
1. Ne vahşi, ne korkunç, insanın tüylerini diken diken eden bir ölü sessizliği var.
1. Ne vahşi, ne korkunç, insanın tüylerini diken diken eden bir ölü sessizliği var.