Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
oligopol
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Azel


Lisan : Fransızca oligopole

oligopson
Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Az alıcı


Lisan : Fransızca oligopsone

oligosen
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Üçüncü Çağ'ın miyosen ile eosen arasındaki dönemi


Lisan : Fransızca oligocène

olijist
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Kızıl renkli, kayaçlarda rastlanan doğal demir oksidi


Lisan : Fransızca oligiste

olimpik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olimpiyatlarla ilgili, olimpiyat ölçülerinde olan

Örnek:

1. Olimpik yüzme havuzu.

1. Olimpik yüzme havuzu.


Lisan : Fransızca olympique

olimpiyat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Her dört yılda bir başka ülkede yapılan, amatörlerin ve ülkelerinde profesyonel olarak futbol, basketbol, voleybol vb. takım sporlarıyla uğraşanların katıldığı uluslararası spor yarışmaları, olimpiyat oyunları

2. Bazı alanlarda düzenlenen yarışma

Örnek:

1. Balkan Olimpiyatı'na birinciler gidecek dendi mi bizim ekip hava aldı demektir.

1. Balkan Olimpiyatı'na birinciler gidecek dendi mi bizim ekip hava aldı demektir.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yunanistan'da Zeus onuruna yapılan yarışmalar


Lisan : Fransızca olympiade

olivin
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Sarımsı yeşil renkli, cam parıltılı, magnezyum ve demirli silikat, peridot


Lisan : Fransızca olivine

olma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olmak işi


olmadık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Daha önce olmamış, alışılmamış, beklenmeyen, olağan karşıtı

Örnek:

1. Aslı olmadık şeye nasıl inanırım?

1. Aslı olmadık şeye nasıl inanırım?


Telaffuz : o'lmadık

olmak fiil

İlgili Kelimeler:

oldubitti, oldum bittim, oldum olası, olur olmaz, üretici olmayan alan, olsa olsa

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak

Örnek:

1. En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu.

1. En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu.

2. Gerçekleşmek veya yapılmak

3. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak

Örnek:

1. Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir.

1. Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir.

4. Bir şeyi elde etmek, edinmek

Örnek:

1. Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım.

1. Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım.

5. Bir durumdan başka bir duruma geçmek

6. Herhangi bir durumda bulunmak

7. Uygun düşmek, yerinde görülmek

Örnek:

1. Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur.

1. Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur.

8. Yetişmek, olgunlaşmak

Örnek:

1. Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı.

1. Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı.

9. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek

Örnek:

1. Çay oldu.

1. Çay oldu.

10. Bulunmak

Örnek:

1. Kız da hemen olduğu yere oturdu.

1. Kız da hemen olduğu yere oturdu.

11. Geçmek, tamamlanmak

Örnek:

1. İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak.

1. İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak.

12. Sürdürmek, yürütmek

Örnek:

1. İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum.

1. İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum.

13. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak

Örnek:

1. Partili olmak.

1. Partili olmak.

14. Yaklaşmak, gelip çatmak

Örnek:

1. Sabah oldu.

1. Sabah oldu.

15. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek

Örnek:

1. Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!

1. Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!

16. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Annesi oluyor. Yeğeni olur.

1. Annesi oluyor. Yeğeni olur.

17. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Sarhoş olmak

Örnek:

1. Sen adamakıllı olmuşsun.

1. Sen adamakıllı olmuşsun.

18. -e , -e , -e , -e , Uymak, tam gelmek

Örnek:

1. Bu şapka başıma oluyor.

1. Bu şapka başıma oluyor.

19. -den , -den , -den , -den , Yitirmek, elinden kaçırmak

Örnek:

1. Tembelliği yüzünden işinden oldu.

1. Tembelliği yüzünden işinden oldu.

20. -den , -den , -den , -den , Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak

Örnek:

1. Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?

1. Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?

21. -e , -e , -e , -e , Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek

Örnek:

1. Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı.

1. Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı.

22. -e , -e , -e , -e , Yol açmak

Örnek:

1. Bu davranışın ona çok zararı oldu.

1. Bu davranışın ona çok zararı oldu.

23. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak

Örnek:

1. Su, buz oldu.

1. Su, buz oldu.

24. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur

Örnek:

1. Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak.

1. Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak.

25. yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , yardımcı fiil , Hastalığa yakalanmak, tutulmak

Örnek:

1. Tifo olmak. Verem olmak.

1. Tifo olmak. Verem olmak.


olmamış
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olgunlaşmamış, ham

Örnek:

1. Olmamış bir şeftali.

1. Olmamış bir şeftali.


Telaffuz : o'lmamış

olmamışlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olmamış olma durumu


olmayacak duaya âmin demek
Anlamı:

1. gerçekleşmeyecek, sonuç vermeyecek işlerle uğraşmak


olmaz

İlgili Kelimeler:

olmazsa olmaz

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İmkânsız, gerçekleşemez, gayrimümkün

2. isim , isim , isim , isim , Yapılamayacak iş, tutum veya davranış

Örnek:

1. Onun o gözü pekliği, onurla ölümü göze alışıdır ki Atatürk'e olmazları oldurtmak gücünü vermiştir.

1. Onun o gözü pekliği, onurla ölümü göze alışıdır ki Atatürk'e olmazları oldurtmak gücünü vermiştir.


olmaz olmaz
Anlamı:

1. `olamayacak, imkânsız şey yoktur` anlamında kullanılan bir söz


olmazlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mantık , mantık , sıfat , sıfat , mantık , mantık , Olması ihtimal dışı olan


olmazlık

İlgili Kelimeler:

üçüncünün olmazlığı

Anlamı:

1. isim , isim , mantık , mantık , isim , isim , mantık , mantık , Olmazlı olma durumu

2. Olmazlı olan şey


olmazsa olmaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesinlikle olması gereken

Örnek:

1. Alanlarımızda çalışmalarımızı sürdürebilmek için hiçbir ortamı olmazsa olmaz saymadık.

1. Alanlarımızda çalışmalarımızı sürdürebilmek için hiçbir ortamı olmazsa olmaz saymadık.


ölme

İlgili Kelimeler:

ölme hakkı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölmek durumu, fevt, kabız, uful

Örnek:

1. Osman, babamı zindana attırmış ve ihtiyarın orada ölmesine sebep olmuştu.

1. Osman, babamı zindana attırmış ve ihtiyarın orada ölmesine sebep olmuştu.


ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek)
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , umutsuz bir bekleyişi anlatmak için söylenen bir söz


ölme hakkı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İyileşme olasılığı olmayan hastaların veya yaşamını kendi başına sürdüremeyecek ölçüde sakat olan kimselerin yaşamını sona erdirme hakkı, ötanazi


ölmek fiil

İlgili Kelimeler:

öle dirile

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek

Örnek:

1. Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz.

1. Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz.

2. Bitki, solmak

Örnek:

1. Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür.

1. Bu çiçekler dayanmaz, çabuk ölür.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak

Örnek:

1. Bu usul öldü artık.

1. Bu usul öldü artık.


ölmek var, dönmek yok!
Anlamı:

1. `neye mal olursa olsun bu iş yapılacak, yapılmasından kaçınılmayacak` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Bu defa artık ölmek var, dönmek yoktur.

1. Bu defa artık ölmek var, dönmek yoktur.


ölmez

İlgili Kelimeler:

ölmez çiçek, ölmezoğlu, ölmez otu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölümsüz, kalıcı olan

Örnek:

1. Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser

1. Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok dayanıklı, kolay eskimeyen


ölmez çiçek
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Basit ve tüylü yapraklı, parlak sarı çiçekleri uzun zaman saklanabilen, özel kokulu, çok yıllık ve otsu bir bitki, sarıçiçek, yayla çiçeği, yayla gülü (Helichrysum)