Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ölçütsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölçütü olmayan


ölçütsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçütsüz olma durumu


ölçüyü kaçırmak
Anlamı:

1. yiyip içmekte veya davranışlarda aşırı gitmek

Örnek:

1. İyi yapılmış bir yemeği yerken ölçüyü kaçırmak, yine hastalık tetiklemektir.

1. İyi yapılmış bir yemeği yerken ölçüyü kaçırmak, yine hastalık tetiklemektir.


oldu
Anlamı:

1. edat , edat , edat , edat , Evet

2. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Başüstüne


oldu bilmek (veya saymak)
Anlamı:

1. sorunu çözülmüş bilmek


oldu olacak
Anlamı:

1. hiç olmazsa

Örnek:

1. Oldu olacak bunu makamla söyle de bari biraz eğlenelim.

1. Oldu olacak bunu makamla söyle de bari biraz eğlenelim.


oldu olacak, kırıldı nacak
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , `her şey olup bitti, iş işten geçti` anlamında kullanılan bir söz


oldu olanlar
Anlamı:

1. `hoş olmayan, kötü birtakım olaylar oldu` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Bize oldu olanlar!

1. Bize oldu olanlar!


oldubitti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başkasına karışma fırsatı vermeden bir işi aceleye ve kargaşalığa getirip sonuca bağlama, olupbitti, emrivaki


oldubittiye getirmek
Anlamı:

1. geri dönülmesi güç veya olanaksız bir durum yaratmak, emrivaki yapmak


olduğu kadar
Anlamı:

1. kabul edilebilir düzeyde

2. beklenilenin altında


oldukça
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olabildiğince

Örnek:

1. Bu oyun oldukça geniş bir sahada taammüm etmiştir.

1. Bu oyun oldukça geniş bir sahada taammüm etmiştir.


Telaffuz : oldu'kça

oldum bittim
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Oldum olası

Örnek:

1. Ben oldum bittim ağlamaya dayanamam.

1. Ben oldum bittim ağlamaya dayanamam.


oldum olası
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Eskiden beri, kendimi bildiğimden beri, oldum bittim, oldum olasıya

Örnek:

1. Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız.

1. Biz bu meslek kusurundan oldum olası kendimizi kurtaramamışız ve hâlâ kurtaramamaktayız.


oldum olasıya
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Oldum olası

Örnek:

1. Pek sevinmez görünmek, bazı entelektüel bozuntularının oldum olasıya başvurdukları pis bir numaradır.

1. Pek sevinmez görünmek, bazı entelektüel bozuntularının oldum olasıya başvurdukları pis bir numaradır.


öldürebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öldürebilmek işi


öldürebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Öldürme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Çünkü bu tozun bir kaşığı koskoca bir öküzü öldürebildiğine göre, alt tarafı bir çocuk için onun beşte biri de yeterliydi.

1. Çünkü bu tozun bir kaşığı koskoca bir öküzü öldürebildiğine göre, alt tarafı bir çocuk için onun beşte biri de yeterliydi.


öldüresiye
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öldürürcesine

Örnek:

1. Zilzurna sarhoş gelir, gık diyeni öldüresiye dövermiş.

1. Zilzurna sarhoş gelir, gık diyeni öldüresiye dövermiş.


Telaffuz : öldüre'siye

oldurgan
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , Geçişli değilken bir ek katılarak geçişli duruma getirilen (fiil)


oldurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oldurmak işi veya durumu


oldurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Olmasını sağlamak

2. Olgunlaştırmak


öldürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öldürmek işi

Örnek:

1. Meğer eskiden öldürme vasıtası ne kadar az ve korunma çaresi ne kadar çokmuş.

1. Meğer eskiden öldürme vasıtası ne kadar az ve korunma çaresi ne kadar çokmuş.


öldürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir canlının hayatına son vermek

Örnek:

1. Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile

1. Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile

2. Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak

Örnek:

1. Susuzluk çiçekleri öldürdü.

1. Susuzluk çiçekleri öldürdü.

3. Çok üzmek

Örnek:

1. Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.

1. Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.

4. Aşırı yormak

5. Boşuna geçmek

Örnek:

1. Bütün bir günü öldürdük.

1. Bütün bir günü öldürdük.

6. Ölmesine yol açmak

Örnek:

1. Bu adamı içki öldürdü.

1. Bu adamı içki öldürdü.

7. Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek

Örnek:

1. Bu hava bizi öldürüyor.

1. Bu hava bizi öldürüyor.

8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak

Örnek:

1. Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü.

1. Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü.

9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkisini ve gücünü azaltmak

Örnek:

1. Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?

1. Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?

10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek

Örnek:

1. Soğanı tuzla ezip öldürmek.

1. Soğanı tuzla ezip öldürmek.


öldürtebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öldürtebilmek işi


öldürtebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Öldürtme ihtimali veya imkânı bulunmak