1. -i , -i , -i , -i , Bir canlının hayatına son vermek
1. Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile
1. Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile
2. Bitkinin solarak kurumasına sebep olmak
1. Susuzluk çiçekleri öldürdü.
1. Susuzluk çiçekleri öldürdü.
3. Çok üzmek
1. Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.
1. Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.
4. Aşırı yormak
5. Boşuna geçmek
1. Bütün bir günü öldürdük.
1. Bütün bir günü öldürdük.
6. Ölmesine yol açmak
1. Bu adamı içki öldürdü.
1. Bu adamı içki öldürdü.
7. Sağlığını bozmak, rahatsızlık vermek
1. Bu hava bizi öldürüyor.
1. Bu hava bizi öldürüyor.
8. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yok olmasına, ortadan kalkmasına, azalmasına yol açmak
1. Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü.
1. Savaş birtakım sanayi kollarını öldürdü.
9. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkisini ve gücünü azaltmak
1. Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?
1. Sırf kendi için okuyan, gezen, eğlenen bir aydın, kendini yaşarken öldürmüyor mu?
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bazı şeylerin diriliğini, tazeliğini veya sertliğini gidermek
1. Soğanı tuzla ezip öldürmek.
1. Soğanı tuzla ezip öldürmek.