Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ölçer
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ateşi karıştıracak demir kol


ölçerme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçermek işi


ölçermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Sönmekte olan ateşi, lambayı canlandırmak


ölçme

İlgili Kelimeler:

girişim ölçme, renk ölçme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçmek işi


ölçmek fiil

İlgili Kelimeler:

süreölçen, açıklıkölçer, açıölçer, akımölçer, akıntıölçer, alkaliölçer, alkolölçer, amperölçer, asitölçer, aydınlıkölçer, azotölçer, basınçölçer, basıölçer, çaprazölçer, çekimölçer, dalgaölçer, derinlikölçer, duyumölçer, eğimölçer, gazölçer, genleşmeölçer, gerilimölçer, girişimölçer, grizuölçer, hızölçer, ısıölçer, ışıkölçer, ışınımölçer, ışınölçer, ivmeölçer, klorölçer, kuvvetölçer, nemölçer, ozonölçer, polarölçer, renkölçer, rüzgârölçer, sakkarozölçer, sıcaklıkölçer, sıvıölçer, soğumölçer, suölçer, süreölçer, sütölçer, şıraölçer, tayfölçer, yağışölçer, yağmurölçer, yağölçer, yanışölçer, yelölçer, yoğunlukölçer, yuvarölçer, yükseklikölçer

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek

Örnek:

1. Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim.

1. Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek

Örnek:

1. Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu.

1. Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu.


ölçtürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçtürmek işi


ölçtürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ölçme işini yaptırmak

Örnek:

1. Sanatı yol mühendislerine ölçtürmeyiniz.

1. Sanatı yol mühendislerine ölçtürmeyiniz.


ölçü

İlgili Kelimeler:

ölçü bilimi, bir ölçüde, aruz ölçüsü, hece ölçüsü, uzunluk ölçüsü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan

2. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi

Örnek:

1. Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür.

1. Ziyanımız, ölçülere sığmayacak kadar büyüktür.

3. Ölçme sonucu bulunan rakam

Örnek:

1. Odanın ölçüsü.

1. Odanın ölçüsü.

4. Belirlenmiş boyut

Örnek:

1. Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü.

1. Elbise ölçüsü. Bel ölçüsü.

5. Ölçüt

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değer, itibar

Örnek:

1. Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı.

1. Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı.

7. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu

Örnek:

1. Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı.

1. Hiçbir şeyde ölçüyü aşmamalı.

8. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin

9. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı


ölçü almak
Anlamı:

1. herhangi bir şeyin boyutlarını ölçmek

2. terzi vücut ölçülerini tespit etmek


ölçü bilimci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçü bilimi ile uğraşan kimse


ölçü bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağırlıkları ve ölçüleri inceleyen bilim dalı, metroloji


ölçülebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçülebilmek işi


ölçülebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ölçülme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Zamanın dirhemle ölçülebilir bir şey olduğunu öğrendim burada.

1. Zamanın dirhemle ölçülebilir bir şey olduğunu öğrendim burada.


ölçülen
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir ölçme işlemine imkân sağlayan fiziksel büyüklük


ölçülendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçülendirmek işi


ölçülendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ölçme işlemlerini bir düzlem üzerine aktarmak


ölçülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçülmek işi


ölçülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Ölçme işine konu olmak

Örnek:

1. Bu eksiklik ve yenilik temsilcileri her zaman yaşla ölçülmez.

1. Bu eksiklik ve yenilik temsilcileri her zaman yaşla ölçülmez.


ölçülü

İlgili Kelimeler:

ölçülü biçili

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ölçüsü alınmış, ölçülmüş

2. Belirli bir ölçüde olan

Örnek:

1. Ölçülü faiz.

1. Ölçülü faiz.

3. Dar

Örnek:

1. Böyle ölçülü bir açıdan bakınca mahpushanede gidişat iyi sayılır.

1. Böyle ölçülü bir açıdan bakınca mahpushanede gidişat iyi sayılır.

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Dikkatli, düşünerek

Örnek:

1. Çok ölçülü konuşur ve onun etrafındaki lakırtıları muayyen bir dozu geçmezdi.

1. Çok ölçülü konuşur ve onun etrafındaki lakırtıları muayyen bir dozu geçmezdi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ilımlı

Örnek:

1. Rabia ile iki dansımda da gayet ölçülü, vakarlı hareket etmiştim.

1. Rabia ile iki dansımda da gayet ölçülü, vakarlı hareket etmiştim.

6. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Belli bir ölçüye göre düzenlenmiş olan (manzume, düzyazı), vezinli, mevzun

Örnek:

1. Şiirleri, ölçülü, uyaklı sağlam şiirler.

1. Şiirleri, ölçülü, uyaklı sağlam şiirler.


ölçülü biçili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Özenli bir biçimde hazırlanmış, iyice hesaplanmış

Örnek:

1. Fakat bütün bu ölçülü biçili büyük adam tedbirlerine rağmen ne de olsa çocuktum.

1. Fakat bütün bu ölçülü biçili büyük adam tedbirlerine rağmen ne de olsa çocuktum.


ölçülü olmak
Anlamı:

1. dikkatli, hassas, düşünceli olmak


ölçülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçü olma durumu

Örnek:

1. Fakat bu bizim için bir münakaşada ölçülük etmez.

1. Fakat bu bizim için bir münakaşada ölçülük etmez.


ölçülüleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçümleme


ölçülülemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ölçümlemek


ölçülülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçülü, dengeli olma durumu, ılım, itidal