Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
okyanus iklimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orta kuşak kıtalarının batı kıyılarında, batı rüzgârlarının ve sıcak su akıntılarının etkisiyle gelişen bir iklim türü


okyanus mavisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koyu mavi

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


Okyanusyalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Okyanusya kıtasında yaşayan kimse


Özel: Evet

Okyanusyalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Okyanusyalı olma durumu


Özel: Evet

ol
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , O gösterme sıfatı

Örnek:

1. Dedi gördüm ol habibin anasın

1. Dedi gördüm ol habibin anasın

2. zamir , zamir , zamir , zamir , O gösterme zamiri


öl dediği yerde ölmek, kal dediği yerde kalmak
Anlamı:

1. birinin sözünden çıkmamak


Ön Takı : (birinin)

ola ki
Anlamı:

1. olabilir ki, belki

Örnek:

1. Ola ki bir oldubitti yaratmayı kendi çıkarlarına uygun görmüşlerdir.

1. Ola ki bir oldubitti yaratmayı kendi çıkarlarına uygun görmüşlerdir.


olabildiğince
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olabildiği kadar

Örnek:

1. Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu.

1. Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu.

2. Olduğu kadar

3. Yeterince


Telaffuz : olabildiği'nce

olabilir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçekleşme imkânı bulunan, olur, mümkün, kabil

Örnek:

1. Olabilir her yola başvurdum.

1. Olabilir her yola başvurdum.


olabilirlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olasılık, ihtimal, mümkünlük

Örnek:

1. Ölüm, olabilirliklere çekilen kesin bir çizgidir.

1. Ölüm, olabilirliklere çekilen kesin bir çizgidir.


olabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olabilmek işi veya durumu


olabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olma, gerçekleşme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bizce enteresan değildir, ne zararlı ne faydalı olabilir.

1. Bizce enteresan değildir, ne zararlı ne faydalı olabilir.


olacak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Olması, yapılması uygun olan

Örnek:

1. Bu olacak iş mi?

1. Bu olacak iş mi?

2. isim , isim , isim , isim , Olma, gerçekleşme olasılığı bulunan şey

Örnek:

1. Olmuşa değil, olacağa bak!

1. Olmuşa değil, olacağa bak!

3. isim , isim , isim , isim , Olmasının önüne geçilemeyen durum

Örnek:

1. İş olacağına varır.

1. İş olacağına varır.


olacak gibi değil
Anlamı:

1. `olamaz, olmuyor, olacağa benzemiyor` anlamında kullanılan bir söz


olacak o kadar
Anlamı:

1. `kabul edilebilir ölçüde` anlamında kullanılan bir söz


olacakla öleceğe çare bulunmaz
Anlamı:

1. `insanın alnına yazılmış olan şeyler önlenemez` anlamında kullanılan bir söz


olağan

İlgili Kelimeler:

olağan dışı, olağanüstü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı

Örnek:

1. Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil ulusal bir görevdir.

1. Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil ulusal bir görevdir.

2. Alışılmış olan, normal

Örnek:

1. Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur.

1. Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur.


olağan dışı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıra dışı


olağan dışılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıra dışılık


olağanlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olağanlaşmak durumu

Örnek:

1. Suat'ın bunca yıl düşman olduğu annesiyle ilişkisinin olağanlaşması o günlerde mi başlamıştır?

1. Suat'ın bunca yıl düşman olduğu annesiyle ilişkisinin olağanlaşması o günlerde mi başlamıştır?


olağanlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Olağan duruma gelmek


olağanlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olağanlaştırmak işi


olağanlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Olağan duruma getirmek


olağanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olağan olma durumu


olağanüstü

İlgili Kelimeler:

olağanüstü hâl

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade

Örnek:

1. Bazı kentlerin, insanın üstünde olağanüstü bir etkisi oluyor.

1. Bazı kentlerin, insanın üstünde olağanüstü bir etkisi oluyor.

2. Beklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmamış olan, fevkalade

Örnek:

1. İlk önemli dedikodu, olağanüstü vergiler yüzünden çıkmış.

1. İlk önemli dedikodu, olağanüstü vergiler yüzünden çıkmış.

3. Harikulade

Örnek:

1. Kadın milletinin bu gibi ince hesaplarda olağanüstü bir kabiliyeti var.

1. Kadın milletinin bu gibi ince hesaplarda olağanüstü bir kabiliyeti var.


Telaffuz : olağa'nüstü