92406 kayıt bulundu.
1. oku fırlatmak
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , miras kalan malları paylaştırmak için ad çekmek
1. birden ve hızlıca ileri atılmak
1. Affedersiniz, beni burada görürse kızar diye ok gibi fırladı.
1. Affedersiniz, beni burada görürse kızar diye ok gibi fırladı.
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Ok atma ustalığı edinilen veya ok atma yarışı yapılan alan
1. geniş bir yeri yetersiz bir şeyle ısıtmaya çalışmak
2. önemli bir iş için yetersiz imkânlardan yararlanmaya çalışmak
1. geri dönülemeyecek bir iş yapmak
1. Artık ok yaydan çıkmış sayılırdı, dönüşü olmayan bir yola girdikleri kesindi.
1. Artık ok yaydan çıkmış sayılırdı, dönüşü olmayan bir yola girdikleri kesindi.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Başı pullu, boyu 2 metre kadar olan zehirli ve tehlikeli bir yılan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Mersingillerden, asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 metreyi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç, sıtma ağacı (Eucalyptus globulus)
Lisan : Fransızca eucalyptus
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Geviş getirenlerden, Kongo'da bataklık ormanlarda yaşayan, büyük bir antilop boyunda, gövdesi kızıl kestane renginde, bacakları beyaz çizgili bir memeli hayvan (Okapia johnstoni)
Lisan : Fransızca okapi
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Telli balıkçıl
1. isim , isim , isim , isim , Fırsat
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kelepir
1. İlk zamanlar bilseniz ne okazyon şeyler düşüyordu.
1. İlk zamanlar bilseniz ne okazyon şeyler düşüyordu.
Lisan : Fransızca occasion
ökçe çene, yumurta ökçe
1. isim , isim , isim , isim , Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk
1. Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu.
1. Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu.
2. Topuğun arka bölümü
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Saban demirinin geçtiği ağaç parçası
1. isim , isim , isim , isim , Boru anahtarının kola bağlı olan setleri dışa dönük, hareketsiz çenesi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ökçesi olan veya ökçesi yüksek olan, topuklu
1. Ayaklarında kalın ökçeli kauçuk pabuçlar.
1. Ayaklarında kalın ökçeli kauçuk pabuçlar.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ökçesi olmayan (ayakkabı)
1. Ayaklarında kauçuk altlı, ökçesiz ayakkabılar var.
1. Ayaklarında kauçuk altlı, ökçesiz ayakkabılar var.
1. isim , isim , isim , isim , Ok yapan veya satan kimse
2. Okçuluk sporunu yapan kimse, kemankeş
1. isim , isim , isim , isim , Ok yapma veya satma işi
2. Okçu olma durumu, kemankeşlik
3. spor , spor , spor , spor , Ok ve yay kullanılarak yapılan spor
1. isim , isim , isim , isim , Plastik, tahta, mika vb. maddelerden yapılmış taşlarla oynanan ve konkene benzeyen bir oyun türü
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , 1,282 kilogram veya 400 dirhemlik ağırlık ölçüsü birimi, kıyye
1. Beş okka şekeri tam on gün idare ettik.
1. Beş okka şekeri tam on gün idare ettik.
Lisan : Arapça vuḳiyye
1. konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anlatmak için söylenen bir söz
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin ağırlığını yaklaşık olarak anlayabilmek için elle yoklamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gereğinden çok övmek veya ilgi göstermek, koltuklamak, pohpohlamak
okkalı kahve
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kiloca fazla olan, ağır çeken
1. Ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri.
1. Ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok, fazla
1. Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti.
1. Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ağır, şiddetli
1. Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi.
1. Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi.