okkalı kahve
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kiloca fazla olan, ağır çeken
1. Ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri.
1. Ablak yüzlü, okkalı bir adamdı nazır hazretleri.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok, fazla
1. Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti.
1. Müfettiş Bey, öncekilerden çok daha okkalı bir yudum içti.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ağır, şiddetli
1. Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi.
1. Önce Bekir'in omzuna okkalı bir sille indirdi.