Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
öğrenilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Öğrenme işi yapılmak

Örnek:

1. Öyle oldu ki o dağ dolaylarında gün geçtikçe ne olduğu ve neden gizlendiği artık herkesçe öğrenildi.

1. Öyle oldu ki o dağ dolaylarında gün geçtikçe ne olduğu ve neden gizlendiği artık herkesçe öğrenildi.


öğrenim

İlgili Kelimeler:

öğrenim belgesi, öğrenim düzeyi, ilköğrenim, ortaöğrenim, öz öğrenim, yükseköğrenim, zorunlu öğrenim, dil öğrenimi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir meslek, sanat veya iş için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışma, tahsil

Örnek:

1. Öğrenimini bitirmeye bir yıl kala Türkiye'deki büyük fabrika sahiplerinden çağrılar alıyormuş.

1. Öğrenimini bitirmeye bir yıl kala Türkiye'deki büyük fabrika sahiplerinden çağrılar alıyormuş.


öğrenim belgesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin herhangi bir öğretim kurumunda kayıtlı bulunduğunu gösteren belge


öğrenim düzeyi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir meslek, sanat veya iş için gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla başarılan öğrenim aşaması


öğrenimli

İlgili Kelimeler:

öz öğrenimli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öğrenim görmüş, okumuş, tahsilli


öğreniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenme işi


öğreniverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenivermek işi


öğrenivermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya kısa sürede öğrenmek


Telaffuz : öğreni'vermek

öğrenme

İlgili Kelimeler:

sözel öğrenme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenmek işi

Örnek:

1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.

1. Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım.


öğrenmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bilgi edinmek

Örnek:

1. Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım.

1. Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım.

2. Bellemek

3. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beceri kazanmak

Örnek:

1. Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti.

1. Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti.

4. Haber almak

Örnek:

1. Az bir sürede bütün köy bu kurşunları sıkanın Hasan olduğunu öğrendi.

1. Az bir sürede bütün köy bu kurşunları sıkanın Hasan olduğunu öğrendi.


öğretebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretebilmek işi


öğretebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Öğretme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?

1. Bütün bildiklerimizden öteye İstanbul basını bize ne öğretebilirdi?


öğreti
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Bilimde, felsefede bir görüşü bir sistem içinde belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olarak oluşturan ilke ve dogmalar bütünü, doktrin

2. Toplumda herhangi bir alanda çığır açan bir düşünce adamının ortaya koyduğu görüşler, ilkeler bütünü, doktrin

Örnek:

1. Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu.

1. Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu.

3. Birbirine bağlı bilimsel veya felsefi düşünceler birliği, meslek

4. Belli bir görüşe dayalı çalışma anlayışının bütünü


öğretici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik

Örnek:

1. Öğretici film.

1. Öğretici film.


öğreticilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretici olma durumu


öğretiliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretilme işi


öğretilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretilmek işi


öğretilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Öğretme işi yapılmak

Örnek:

1. İnsan kendisine öğretilmediği takdirde dostunu, düşmanını tabii olarak ayıramaz.

1. İnsan kendisine öğretilmediği takdirde dostunu, düşmanını tabii olarak ayıramaz.


öğretim

İlgili Kelimeler:

öğretim bilgisi, öğretim elemanı, öğretim görevlisi, öğretim programı, öğretim üyesi, öğretim yardımcısı, öğretim yılı, açık öğretim, etkin öğretim, ilköğretim, ortaöğretim, teknik öğretim, temel öğretim, yaygın öğretim, yükseköğretim, dil öğretimi, gece öğretimi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim

2. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi


öğretim bilgisi
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Öğretim ilke, yöntem ve yollarına ilişkin genel sorunları inceleyen bilgi dalı, didaktik


öğretim elemanı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüksek öğretimde eğitim öğretim faaliyetlerini yürüten öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi


öğretim görevlisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yükseköğretim kuruluşlarında öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse


öğretim programı
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plan, ders programı, müfredat, müfredat programı


öğretim üyesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yükseköğretimde görevli profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi, akademisyen


öğretim yardımcılığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretim yardımcısı olma durumu