Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
öğlen

İlgili Kelimeler:

öğlen çemberi

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Öğle

Örnek:

1. Öğlene doğru seyirciler çoğalmaya başladı.

1. Öğlene doğru seyirciler çoğalmaya başladı.

2. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Meridyen düzlemi, nısfınnehar


öğlen çemberi
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Meridyen çemberi


öglena
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Tatlı sularda yaşayan, kamçı biçimindeki uzantısı ile hareket eden mekik biçimindeki bir hücreli


Lisan : Fransızca euglène

Telaffuz : ögle'na

öglenagiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı öglena olan kamçılı bir hücreliler sınıfı


öğlenci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İkili öğretim yapan okullarda öğleden sonra ders gören öğrenci, sabahçı karşıtı


öğlencilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğlenci olma durumu


öğlende
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğle vakti


öğlenleri
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğle vaktinde

2. Her öğle


öğleüstü
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğleye yakın zamanda, öğleüzeri

Örnek:

1. Öğleüstü güreş başladı.

1. Öğleüstü güreş başladı.


Telaffuz : öğle'üstü

öğleüzeri
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğleüstü


Telaffuz : öğle'üzeri

öğleye doğru
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğle vaktine yakın bir zamanda


öğleyin
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Öğle vakti

Örnek:

1. Babam içki içiyordu. Bazen öğleyin de içiyordu.

1. Babam içki içiyordu. Bazen öğleyin de içiyordu.


Telaffuz : ö'ğleyin

öğrek
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , At sürüsü


öğrence
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenmek amacıyla benzerini yapma, simülasyon


öğrencelik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Öğrenmek amacıyla ilk yapılan iş

2. Gerçeğe uygun yapay öğrenme aygıtı, simülatör


öğrenci

İlgili Kelimeler:

öğrenci belgesi, öğrenci bileti, öğrenci kimliği, öğrenci yurdu, ekstern öğrenci

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, okul çocuğu, talebe, şakirt

2. Bir bilim veya sanat yetkilisinin gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konuda çalışan kimse

Örnek:

1. Kant'ın öğrencisi.

1. Kant'ın öğrencisi.

3. Özel ders alan kimse


öğrenci belgesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir kuruma verilmek üzere hazırlanan, kişinin öğrenci olduğunu gösteren yazılı belge


öğrenci bileti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrencilerin indirimli fiyatla aldığı bilet


öğrenci kimliği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrencinin kimlik ve öğrenim bilgilerini içeren belge


öğrenci yurdu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrencilerin barınmalarını, beslenmelerini ve çalışmalarını kolayca karşılayabilmeleri için özel olarak yapılmış yer veya bina


öğrencilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenci olma durumu, talebelik


öğrenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenebilmek işi


öğrenebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Öğrenme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Oldum olası isim öğrenmekte güçlük çektiğimi, öğrenebildiklerimin çoğunu da çarçabuk unuttuğumu itiraf ettim.

1. Oldum olası isim öğrenmekte güçlük çektiğimi, öğrenebildiklerimin çoğunu da çarçabuk unuttuğumu itiraf ettim.


öğreniliş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenilme işi


öğrenilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğrenilmek işi