Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
öğretim yardımcısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yükseköğretim kurumlarında belirli süreler için görevlendirilen uzman, çevirici, araştırma görevlisi ve eğitim öğretim planlamacısı, öğretim görevlisi, okutman


öğretim yılı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İlk ve ortaokul ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre


öğretiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretme işi


öğretme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretmek işi


öğretmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak

Örnek:

1. Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış.

1. Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış.

2. Yetenek kazandırmak

3. Bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak

Örnek:

1. Bir şeyi bir adama öğretmek için öğretenle öğrenen arasında mutlaka ruhi bir yakınlık lazımdır.

1. Bir şeyi bir adama öğretmek için öğretenle öğrenen arasında mutlaka ruhi bir yakınlık lazımdır.


öğretmen

İlgili Kelimeler:

öğretmenevi, başöğretmen, rehber öğretmen, sınıf öğretmeni

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime

Örnek:

1. Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen.

1. Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen.


öğretmenevi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretmenlerin barınma, yemek, eğlence vb. gereksinimlerini karşılamak üzere yapılmış bina


Telaffuz : öğretme'nevi

öğretmenlik

İlgili Kelimeler:

başöğretmenlik, sınıf öğretmenliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğretmenin görevi


oğul

İlgili Kelimeler:

oğul balı, oğul otu, oğul uşak, oğul oğul, sütoğul, üvey oğul, âdemoğlu, amca oğlu, çapanoğlu, dayı oğlu, eloğlu, emmi oğlu, eşekoğlueşek, hala oğlu, hayvanoğluhayvan, herifçioğlu, hıyaroğluhıyar, hinoğlu, insanoğlu, itoğluit, kişioğlu, köpekoğlu, köpoğlu, köroğlu, kuloğlu, ölmezoğlu, sultanoğlu, uyaroğlu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Erkek evlat, mahdum

Örnek:

1. Bir emrihak vaki olduğu zaman yerimize oğullarımız geçecek.

1. Bir emrihak vaki olduğu zaman yerimize oğullarımız geçecek.

2. Bazı kelimelerin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Hinoğluhin.

1. Hinoğluhin.

3. Bir ana arıyla birlikte kovandan ayrılan, yeni yetişmiş arı topluluğu

Örnek:

1. Oğul arısı.

1. Oğul arısı.

4. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Yaşlı kimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme sözü

Örnek:

1. Bu su onu da devirir oğul!

1. Bu su onu da devirir oğul!


oğul balı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oğul arılarının yaptığı bal

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir büyükanneye veya büyükbabaya göre oğuldan olan erkek torun


oğul çıkarmak
Anlamı:

1. bir kovan, yeni bir oğul arısı topluluğu meydana getirmek


oğul oğul
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Gruplar hâlinde, bölük bölük

Örnek:

1. Böyle küme küme, böyle oğul oğul nerelerde toplanırdı bunlar?

1. Böyle küme küme, böyle oğul oğul nerelerde toplanırdı bunlar?


oğul otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ballıbabagillerden, 20-150 santimetre yüksekliğinde, tıpta yapraklarından yararlanılan çok yıllık ve otsu bir bitki, kovan otu, melisa (Melissa officinalis)


oğul uşak
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çocuklar ve torunlar

Örnek:

1. Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş, oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş.

1. Doksan yaşına kadar yaşamış, yokluk yüzü görmemiş, oğul uşak toplansa koca bir mahalle olacak kadar bereketlenmiş.


oğul vermek
Anlamı:

1. oğul arılarının bir bölüğü kovandan ayrılıp ayrı bir kovana gitmek

Örnek:

1. Sivrisinekler çevresinde oğul vermeye başlamışlardı.

1. Sivrisinekler çevresinde oğul vermeye başlamışlardı.


oğulcuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oğlanlara sevgiyle yaklaşıldığını belirten bir söz

2. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Döllenmiş yumurtacığın gelişmeye başladığı andan dölüt olmasına kadar geçen süredeki adı, rüşeym, embriyo

3. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitki tohumlarında bir kökçük ile bir filizcikten oluşan ana bölüm


oğulduruk
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Döl yatağı


oğullanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oğullanmak durumu


oğullanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Arılar, oğul durumuna gelmek


oğullu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oğlu olan


oğulluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oğul olma durumu

Örnek:

1. Oğulluk görevini yerine getirmiyor.

1. Oğulluk görevini yerine getirmiyor.

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Üvey oğul


oğulsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oğlu olmayan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Oğlu olmadan

Örnek:

1. O, oğulsuz yaşardı da atsız yaşamazdı.

1. O, oğulsuz yaşardı da atsız yaşamazdı.


öğün
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kez, defa

2. Yemek vakti

Örnek:

1. Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile..

1. Her öğün tıka basa yediği iki katlı ekmek kadayıfı ile..

3. Bir vakitte yenilen yemek


öğür
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Akran

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öğrenmiş

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus

4. Takım, fırka, zümre


öğür olmak
Anlamı:

1. çokça birlikte bulunmaktan çok sıkı bir alışkanlık edinmek

Örnek:

1. Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki onları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi.

1. Çoluk çocuk öylesine öğür oldular ki onları dışarıdan gören pekâlâ çok nüfuslu tek bir aile sanabilirdi.