Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
nüfus kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus cüzdanı

Örnek:

1. Dün nüfus kâğıdıma baktım, orada bir de Ayşe ismi var.

1. Dün nüfus kâğıdıma baktım, orada bir de Ayşe ismi var.


nüfus kaydı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus kütüğündeki kayıt


nüfus kesafeti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus yoğunluğu


nüfus kütüğü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfusa kayıtlı olunan defter, kütük


nüfus patlaması
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Nüfusun çeşitli nedenlerle öngörülenden fazla artması


nüfus planlaması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ailelere, sahip olmak istedikleri ve yetiştirebilecekleri çocuk sayısı konusunda karar verebilme ve bunu gerçekleştirecek yöntemleri uygulayabilme imkânlarının verilmesi


nüfus sayımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ülkenin nüfus sayısını tespit etmek için yapılan sayım


nüfus tezkeresi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus cüzdanı

Örnek:

1. Her zaman çantasında bu resimli nüfus tezkeresi bulunurdu.

1. Her zaman çantasında bu resimli nüfus tezkeresi bulunurdu.


nüfus yoğunluğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus ile bu nüfusun üzerinde yaşadığı toprakların yüzölçümü arasındaki oran, nüfus kesafeti


nüfusçu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfus memuru


nüfuslu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir nüfusa sahip olan

Örnek:

1. Yedi nüfuslu haneye / Üç buçuk tayın yetecek

1. Yedi nüfuslu haneye / Üç buçuk tayın yetecek


nüfusunu çıkarmak
Anlamı:

1. nüfus kütüğüne kayıt yaptırarak nüfus cüzdanı almak

Örnek:

1. Kızının çocuklarının nüfusunu çıkartacağım.

1. Kızının çocuklarının nüfusunu çıkartacağım.


nüfuz

İlgili Kelimeler:

nüfuz ticareti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçine geçme

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Söz geçirme, güçlü olma, erk

Örnek:

1. Birbirlerinin servetlerini, nüfuzlarını, rütbelerini, kabiliyetlerini bilirlerdi.

1. Birbirlerinin servetlerini, nüfuzlarını, rütbelerini, kabiliyetlerini bilirlerdi.


Lisan : Arapça nufūẕ

Telaffuz : nüfu:zu

nüfuz etmek
Anlamı:

1. bir şeyin içine işlemek, geçmek

Örnek:

1. Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu.

1. Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu.

2. inceliğine varmak, anlamak

Örnek:

1. Bu, o kadar ince ve girift bir meseledir ki bütün bir ömür boyunca izaha çalışılsa yine derinliğine nüfuz edilemez.

1. Bu, o kadar ince ve girift bir meseledir ki bütün bir ömür boyunca izaha çalışılsa yine derinliğine nüfuz edilemez.

3. etkili olmak

Örnek:

1. Ecnebiler ona değil o, ecnebilere nüfuz ediyordu.

1. Ecnebiler ona değil o, ecnebilere nüfuz ediyordu.


nüfuz ticareti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin bulunduğu makamın gücüne dayanarak bazı işlere karışıp kendine çıkar sağlaması

Örnek:

1. Ben yıllardan beri bir türlü bu nüfuz ticareti üzerinde davamı anlatamamışımdır.

1. Ben yıllardan beri bir türlü bu nüfuz ticareti üzerinde davamı anlatamamışımdır.


nüfuzkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Etkileyici, güçlü

Örnek:

1. Tekrar nüfuzkâr gözlerini bana atfederek manasız bir tebessümle cevap verdi.

1. Tekrar nüfuzkâr gözlerini bana atfederek manasız bir tebessümle cevap verdi.


Lisan : Arapça nufūẕ + Farsça -kār

nüfuzlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sözü geçer, istediğini yaptıran, erkli

Örnek:

1. Mülkiyeden çıktıktan sonra Avrupa'ya kaçmış fakat nüfuzlulardan birinin aracılığıyla İstanbul'a dönmüştü.

1. Mülkiyeden çıktıktan sonra Avrupa'ya kaçmış fakat nüfuzlulardan birinin aracılığıyla İstanbul'a dönmüştü.

2. Makamı yüksek, kademesi üst

Örnek:

1. Arkadaşlarının nüfuzlu yerlerde bulunmasına karşın o hep kenarda kalmayı yeğledi.

1. Arkadaşlarının nüfuzlu yerlerde bulunmasına karşın o hep kenarda kalmayı yeğledi.


nüfuzluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfuzlu olma durumu

2. Erklilik


nüfuzsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nüfuzu olmayan


nüfuzsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nüfuzsuz olma durumu


nüfuzu altında tutmak
Anlamı:

1. söz geçirme gücünü üstün kılmak, egemenliği altında bulundurmak

Örnek:

1. Onu uzun müddet nüfuzu altında tuttuğuna bir misal olarak...

1. Onu uzun müddet nüfuzu altında tuttuğuna bir misal olarak...


Nuh
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , `İnat etmek, ayak diremek` anlamındaki Nuh deyip peygamber dememek ve `çok eski, çoktan modası geçmiş, köhnemiş` anlamındaki Nuh Nebi'den kalma deyimlerinde geçen bir söz

Örnek:

1. Tüm ricalarına rağmen karısı Nuh diyor, peygamber demiyordu.

1. Tüm ricalarına rağmen karısı Nuh diyor, peygamber demiyordu.


Özel: Evet

Lisan : Arapça nūḥ

nühüft
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde bir birleşik makam


Lisan : Farsça nuhuft

nuhuset
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uğursuzluk


Lisan : Arapça nuḥūset

Telaffuz : nuhu:set

nükleer

İlgili Kelimeler:

nükleer atık, nükleer enerji, nükleer reaktör, nükleer santral, nükleer silah, nükleer tıp

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Atom çekirdeği ile ilgili, çekirdeksel


Lisan : Fransızca nucléaire