Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aşikâr olmak
Anlamı:

1. belli olmak, ortaya çıkmak, belirginleşmek


aşikâre
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Açıkça, belli ederek, saklamadan

Örnek:

1. Kötülüğün aşikâre yapıldığını hiç gördün mü Ali ağa?

1. Kötülüğün aşikâre yapıldığını hiç gördün mü Ali ağa?


Lisan : Farsça āşikāre

Telaffuz : a:şikâ:re

aşikârlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşikâr olma durumu


âşıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Âşığı olan

2. Çok seven, düşkün, tutkun


âşıklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Âşık olanın durumu


âşıktaş
Anlamı:

1. isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , isim , isim , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Birbirleriyle sevişen erkek ve kadından her biri


âşıktaşlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birbirini karşılıklı sevme, muaşaka

Örnek:

1. Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler.

1. Sana peşin haber vereyim ki onlar kızlarının başkası ile âşıktaşlık yapmasını istemezler.


âşıktaşlık etmek
Anlamı:

1. oynaşmak


asil

İlgili Kelimeler:

asilzade

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soylu

Örnek:

1. Kaybettiğimiz bu asil adamın bizimle beraber çalışmasına hakikaten imkân yokmuş.

1. Kaybettiğimiz bu asil adamın bizimle beraber çalışmasına hakikaten imkân yokmuş.

2. Yüce duygularla yapılan

Örnek:

1. Asil bir davranış.

1. Asil bir davranış.


Lisan : Arapça aṣīl

asıl

İlgili Kelimeler:

asıl nüsha, asıl sayılar, aslı astarı, aslı faslı, aslı nesli

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı

Örnek:

1. Bir belgenin aslı.

1. Bir belgenin aslı.

2. Kök, köken, kaynak

Örnek:

1. Yazının aslı resimdir.

1. Yazının aslı resimdir.

3. Gerçeklik

Örnek:

1. Bu haberin aslı yok.

1. Bu haberin aslı yok.

4. Soy, nesep

Örnek:

1. İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır.

1. İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır.

5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçek, esas

Örnek:

1. Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek.

1. Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek.

6. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeyin temelini oluşturan, ana

7. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan

Örnek:

1. Asıl sanat budur.

1. Asıl sanat budur.

8. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı

Örnek:

1. Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.

1. Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı.

9. zarf , zarf , zarf , zarf , (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak

Örnek:

1. Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.

1. Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.


Lisan : Arapça aṣl

asıl azmaz, bal kokmaz
Anlamı:

1. `bir kimse veya nesne, ne denli biçim değiştirirse değiştirsin aslını yitirmez, soyluluğunu korur` anlamında kullanılan bir söz


Aşil kirişi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Aşil tendonu


asıl nüsha
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yazma eserin veya belgenin özgün biçimi, asli nüsha


asıl sayılar
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Sıra veya üleştirme eki almamış yalın sayılar, temel sayılar


Aşil tendonu
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Baldırın arka bölümündeki kas grubunu topuk kemiğine bağlayan ve ayağın aşağı yukarı hareketini sağlayan uzun kiriş, Aşil kirişi


Aşil topuğu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , En zayıf nokta


asılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Asılabilmek işi


aşılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşılabilmek işi


asılabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Asılma ihtimali veya imkânı bulunmak


aşılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aşılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.

1. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.


aşılama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşılamak işi, telkih

Örnek:

1. Üçüncü kategoride, vatandaşlık bilinci aşılamaya çalışan yazılar toplanıyordu.

1. Üçüncü kategoride, vatandaşlık bilinci aşılamaya çalışan yazılar toplanıyordu.

2. Yeni aşılanmış ağaç

Örnek:

1. Aşılamaları sık sık sulamalı.

1. Aşılamaları sık sık sulamalı.

3. Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katma

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu yolla elde edilmiş

Örnek:

1. Aşılama su.

1. Aşılama su.

5. Bitkilerin aşı yoluyla üretilmesi, ilkah

6. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşılanmış (ağaç)


aşılamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , tıp , tıp , -e , -e , -i , -i , tıp , tıp , Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak

2. tıp , tıp , tıp , tıp , Başkasına hastalık geçirmek

3. Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç üzerine kaynaştırarak üretmek

4. Soğuğa sıcak, sıcağa soğuk su katmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birtakım düşünce veya duyguları başkasına benimsetmek, telkin etmek, etkilemek

Örnek:

1. Çalışıp çabaladı, sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı.

1. Çalışıp çabaladı, sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı.


asılanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Asılanma işi


aşılanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşılanma işi


asılanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Asılanmak işi, intifa