92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Asfalt dökülmek, asfaltla kaplanmak
1. -i , -i , -i , -i , Asfaltlatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Asfaltlatmaya gücü yetmek
1. -i , -i , -i , -i , Asfaltlama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Asfaltlamaya gücü yetmek
asgari müşterek, asgari tutar, asgari ücret
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , En az, en aşağı, en düşük, en alt, minimal, minimum
1. Koridorda, kapımın asgari yüz metre yakınlarına kimsenin yaklaştırılmamasını emrettim.
1. Koridorda, kapımın asgari yüz metre yakınlarına kimsenin yaklaştırılmamasını emrettim.
2. matematik , matematik , matematik , matematik , Minimum
Lisan : Arapça aṣġarī
Telaffuz : asgari:
1. isim , isim , isim , isim , Herkes tarafından kabul edilen nokta, üzerinde anlaşmaya varılan husus, uyuşulan konu, ortak payda
1. Tartışmaların verimli olabilmesi, yararlı bir yere varılabilmesi ancak uyuşma ile, eski deyimiyle asgari müştereklerde birleşme ile kabildir.
1. Tartışmaların verimli olabilmesi, yararlı bir yere varılabilmesi ancak uyuşma ile, eski deyimiyle asgari müştereklerde birleşme ile kabildir.
2. Herhangi bir konuda farklı düşüncede olanların anlaşabilmeleri için gereken en düşük ortak nokta, ortak payda
1. İki adam arasında asgari müşterek, ikisinin de ağzı olmasından ibarettir.
1. İki adam arasında asgari müşterek, ikisinin de ağzı olmasından ibarettir.
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Kredi kartıyla yapılan toplam harcamanın bir ay içinde en az ödenmesi gereken bölümü
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , İşçilere bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür vb. gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılamaya yetecek ücret
1. Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur.
1. Asgari ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu göz önünde bulundurulur.
1. isim , isim , isim , isim , Aşevi
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Mutfak
Lisan : Türkçe aş + Farsça ḫāne
Telaffuz : aşha:ne
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sahipler
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Sahabe
Lisan : Arapça aṣḥāb
Telaffuz : asha:bı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başkaldırıcı
1. Padişah içeriye geçince asilerin bir an önceki sersemliği geçti.
1. Padişah içeriye geçince asilerin bir an önceki sersemliği geçti.
2. Dikbaşlı
1. Asi evlat.
1. Asi evlat.
Lisan : Arapça ʿāṣī
Telaffuz : a:si:
aşı boyalı, aşı boyası, aşı kâğıdı, aşı taşı, çatal aşı, kakma aşı, karma aşı, yarma aşı, çiçek aşısı, göz aşısı, kalem aşısı, yaprak aşısı
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
2. Bu eriyiğin uygulanması
1. Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı.
1. Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı.
3. Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı familyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk vb. parçaları kaynaştırma işi
4. Bu yolla eklenen parça
5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşılı (bitki)
1. Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim.
1. Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aşı boyası renginde boyanmış
1. Cephesi kireçle badanalanmış, kapı pencere çerçeveleri koyu mavi aşı boyalı, küçük bir köfteci dükkânına girdiler.
1. Cephesi kireçle badanalanmış, kapı pencere çerçeveleri koyu mavi aşı boyalı, küçük bir köfteci dükkânına girdiler.
1. isim , isim , isim , isim , İçine karışan demir hidroksit miktarına göre pas sarısı, kızıl veya koyu esmer renk almış gevrek kil
1. bağışıklık veya tedavi amacıyla vücuda aşı verilmek
1. `güzel şey, iyi gereç kullanılarak meydana gelir, bundan da iş yapana övünme payı çıkar` anlamında kullanılan bir söz