Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
aşıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aşıcının yaptığı iş


asıda olmak (veya kalmak)
Anlamı:

1. bir işe son verilmeyip öylece bırakılmış olmak

Örnek:

1. Bu iş bundan fazla asıda kalamaz.

1. Bu iş bundan fazla asıda kalamaz.


aside
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Un, et ve bamya ile yapılan bir Arap yemeği


Lisan : Arapça ʿaṣīde

Telaffuz : asi:de

asidimetre
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Asitölçer


Lisan : Fransızca acidimètre

Telaffuz : asidime'tre

âşığa Bağdat sorulmaz
Anlamı:

1. bir şeye çok istekli olan kimsenin, o şeyi elde etmedeki zorlukları hiçe saydığını anlatan bir söz


âşığa Bağdat uzak değil
Anlamı:

1. `bir şeyi elde etmek için aşırı istekli olan kimseye, bu uğurda katlanacağı fedakârlıklar güç gelmez` anlamında kullanılan bir söz


aşığı cuk oturmak
Anlamı:

1. işi çok olumlu bir biçim almak


âşığı kesilmek
Anlamı:

1. tutku durumuna getirmek

Örnek:

1. Boks merakından çok sonra güreşe merak sardı, güreş âşığı kesildi.

1. Boks merakından çok sonra güreşe merak sardı, güreş âşığı kesildi.


Ön Takı : (bir şeyin)

âşığın gözü kördür
Anlamı:

1. `kendisini aşka kaptıran kimse, sevgilisinin kusurlarını görmediği gibi çevresinde olup bitenlerle de ilgilenmez` anlamında kullanılan bir söz


asık

İlgili Kelimeler:

asık surat, yüzü asık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Somurtkan

Örnek:

1. O zaman işin rengi değişir, asık yüzünün morluğu uçup giderdi.

1. O zaman işin rengi değişir, asık yüzünün morluğu uçup giderdi.

2. Asılı


aşık

İlgili Kelimeler:

aşık kemiği

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Aşık kemiği

2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Aşırma


âşık

İlgili Kelimeler:

badeli âşık, sırsıklam âşık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun kimse

Örnek:

1. Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar.

1. Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar.

2. Birbirini seven bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad

3. Halk ozanı

Örnek:

1. Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı kül eyledi özümü

1. Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı kül eyledi özümü

4. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Dalgın, kalender kimse

Örnek:

1. Âşık yine geç kaldın.

1. Âşık yine geç kaldın.

5. ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `Ahbap, arkadaş` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

Örnek:

1. Âşık! Anlat bakalım, neler yaptın?

1. Âşık! Anlat bakalım, neler yaptın?


Lisan : Arapça ʿāşiḳ

Telaffuz : a:şık

aşık atmak
Anlamı:

1. yarış etmek, yarışmak

Örnek:

1. Yonca, bu iki erkek çocuktan ayrı bir yaratık olduğunu, onlarla aşık atamayacağını bilir.

1. Yonca, bu iki erkek çocuktan ayrı bir yaratık olduğunu, onlarla aşık atamayacağını bilir.

2. boy ölçüşmek

Örnek:

1. Bunca kere Azrail'le aşık attıktan sonra adımız ödleğe çıkarsa bizi ilk önce sen sopa ile kovarsın da yeryüzündeki biricik anamızdan da oluruz.

1. Bunca kere Azrail'le aşık attıktan sonra adımız ödleğe çıkarsa bizi ilk önce sen sopa ile kovarsın da yeryüzündeki biricik anamızdan da oluruz.


Ön Takı : (biriyle)

aşık atmak (veya oynamak)
Anlamı:

1. aşık kemiğiyle oyun oynamak


aşık daima bey oturmaz
Anlamı:

1. `işi çoğunlukla iyi giden bir kimse, talihinin her zaman ona yâr olamayacağını bilmelidir` anlamında kullanılan bir söz


âşık etmek
Anlamı:

1. birinin kendisine bağlanmasını, kendisini sevmesini sağlamak

Örnek:

1. Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim.

1. Tek erkek sevmeye ve bu erkeği kendime âşık etmeye ahdetmiştim.


aşık kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Çift tırnaklı hayvanların ön dizlerinde bulunan bir eklem kemiği

2. İnsanın ayak bileğindeki çıkıntılı kemik


âşık olmak
Anlamı:

1. sevmek, tutulmak

Örnek:

1. Bir iki kez karşıdan görmekle nasıl âşık olduğunu, nasıl evlendiğini yüreği burkularak izledi.

1. Bir iki kez karşıdan görmekle nasıl âşık olduğunu, nasıl evlendiğini yüreği burkularak izledi.


asık surat
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Asık suratlı


asık suratlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Hoşnutsuzluğunu, kızgınlığını yüzüne sert bir anlam vererek belirten, öfkeli görünüşlü yüzü olan, asık surat, eğri çehre, eğri çehreli, askın surat

Örnek:

1. Hayatımda onun kadar asık suratlı, onun kadar alıngan, kendini beğenmiş birini görmemiştim.

1. Hayatımda onun kadar asık suratlı, onun kadar alıngan, kendini beğenmiş birini görmemiştim.


asık suratlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Asık suratlı olma durumu


âşık, âlemi kör, dört yanını duvar sanır
Anlamı:

1. `aşktan gözü kararmış kimse, hoş karşılanmayacak aşırı davranışlarda bulunur` anlamında kullanılan bir söz


âşıkane
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Âşığa yaraşır bir biçimde olan

Örnek:

1. Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver.

1. Sende başka âşıkane müsvedde varsa bana ver.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Âşığa yaraşır bir biçimde

Örnek:

1. Bir de yağmur sesi var ki Sabahattin ona da âşıkane, mestane kulak kabartır.

1. Bir de yağmur sesi var ki Sabahattin ona da âşıkane, mestane kulak kabartır.


Lisan : Arapça ʿāşiḳ + Farsça -āne

Telaffuz : a:şıka:ne

aşikâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açık, apaçık, belli, meydanda

Örnek:

1. Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı.

1. Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı.


Lisan : Farsça āşikār

Telaffuz : a:şikâ:rı

aşikâr etmek
Anlamı:

1. belli etmek, ortaya çıkarmak, belirginleştirmek

Örnek:

1. Gizlesem de aşikâr etsem de canımsın benim.

1. Gizlesem de aşikâr etsem de canımsın benim.