Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mühresenk
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , mineraloji , mineraloji , isim , isim , eskimiş , eskimiş , mineraloji , mineraloji , Balgam taşı

2. Süsleme nakışlarını ve yaldızları mührelemekte kullanılan araç


Lisan : Farsça muhre + seng

muhrik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Yakıcı

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yanık, dokunaklı (ses)


Lisan : Arapça muḥriḳ

muhrip
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Torpido, top ve denizaltılara karşı silahlarla donatılmış, küçük, hızlı giden savaş gemisi, destroyer


Lisan : Arapça muḥrib

mührüsüleyman
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kuzey Anadolu'da orman ve çalılıklar altında bulunan, 30-80 santimetre yüksekliğinde, tüysüz, çok yıllık ve otsu bir bitki (Polygonatum multiflorum)


Lisan : Farsça muhr + suleymān

Telaffuz : mü'hrüsüleyma:nı

muhtaç
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir şeye gereksinim duyan

Örnek:

1. Bunu işitmeye ne kadar muhtaçmış!

1. Bunu işitmeye ne kadar muhtaçmış!

2. Yoksul, fakir (kimse)

Örnek:

1. Muhtaç hemşehrilerin bir kısmı etrafımda dolaşmaya, bana kur yapmaya başladılar.

1. Muhtaç hemşehrilerin bir kısmı etrafımda dolaşmaya, bana kur yapmaya başladılar.

3. Bakmaya mecbur olduğu aile bireylerini veya kendisini geçindirmeye yetecek geliri, malı, kazancı bulunmayan


Lisan : Arapça muḥtāc

Telaffuz : muhta:cı

muhtaç etmek
Anlamı:

1. birini, gereksinim duyduğu bir şeyi başkasından sağlamak zorunda bırakmak


muhtaç olmak
Anlamı:

1. gereksinim duymak

Örnek:

1. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

1. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.


muhtaçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bakmaya mecbur olduğu aile bireylerini veya kendisini geçindirmeye yetecek geliri, malı, kazancı olmayanların içinde bulunduğu durum


muhtar

İlgili Kelimeler:

failimuhtar, köy muhtarı, mahalle muhtarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köy ve mahallenin yasalarla belirtilmiş işlerini yürütmek için o köy veya mahallede oturanların seçtikleri kimse, köy muhtarı, mahalle muhtarı

Örnek:

1. Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış.

1. Bir sabah kalktım, sofaya muhtar önde bütün köylü yığılmış.

2. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Özerk

Örnek:

1. Milletin ağzı torba değil ki, iki gözüm, dikesin. Herkes dilediği hikmeti savurmakta muhtardır.

1. Milletin ağzı torba değil ki, iki gözüm, dikesin. Herkes dilediği hikmeti savurmakta muhtardır.

3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Her işe burnunu sokan


Lisan : Arapça muḫtār

muhtariyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Özerklik

Örnek:

1. Belgrat paşalığının muhtariyeti hakkında şifahi bir anlaşma yaptı.

1. Belgrat paşalığının muhtariyeti hakkında şifahi bir anlaşma yaptı.


Lisan : Arapça muḫtāriyyet

Telaffuz : muhta:riyet

muhtarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muhtarın görevi veya makamı

2. Muhtarın görevini yaptığı yer


muhtasar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kısaltılmış olan


Lisan : Arapça muḫtaṣar

muhtasaran
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Kısaca, kısaltarak, özet olarak


Lisan : Arapça muḫtaṣaran

Telaffuz : muhtasa'ran

mühtedi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Dönme


Lisan : Arapça muhtedī

Telaffuz : mühtedi:

mühtedilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dönmelik


muhtekir
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , Vurguncu


Lisan : Arapça muḥtekir

muhtel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Düzeni bozulmuş, bozuk


Lisan : Arapça muḫtell

muhtelif
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çeşit çeşit, çeşitli

Örnek:

1. Bu bulut, gece düşen şahabın, yanarak bıraktığı muhtelif renkli bir dumandı.

1. Bu bulut, gece düşen şahabın, yanarak bıraktığı muhtelif renkli bir dumandı.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Zıt, birbirini tutmayan


Lisan : Arapça muḫtelif

muhteliflik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Muhtelif olma durumu


muhtelis
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kamu malını zimmetine geçiren, çalan


Lisan : Arapça muḫtelis

muhtelit
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Karma


Lisan : Arapça muḫteliṭ

muhtemel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerçekleşmesi de gerçekleşmemesi de ihtimal dâhilinde olan, beklenen, beklenir, umulur, olası, olasılı, mümkün

Örnek:

1. Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir.

1. Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir.


Lisan : Arapça muḥtemel

muhtemelen
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Umulur ki, beklenir ki, görünüşe bakılarak


Lisan : Arapça muḥtemelen

Telaffuz : muhteme'len

muhterem
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Saygıdeğer

Örnek:

1. Bendenizle birlikte muhterem okuyucuların hepsi de güler, durur.

1. Bendenizle birlikte muhterem okuyucuların hepsi de güler, durur.


Lisan : Arapça muḥterem

muhteremlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Saygıdeğerlik