92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , askerlik , askerlik , nesnesiz , nesnesiz , askerlik , askerlik , Mevziye yerleşmek, mevziye girmek
1. Üç araç bir üçgenin kenar uçları hâlinde mevzilenmişlerdir.
1. Üç araç bir üçgenin kenar uçları hâlinde mevzilenmişlerdir.
mevzubahis, bahis mevzusu
1. isim , isim , isim , isim , Konu
1. Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır.
1. Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır.
Lisan : Arapça mevżūʿ
Telaffuz : mevzu:
1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.nin bütünü
1. Mahkemenin hangi süre içinde başlaması gerektiğine dair bir kayıt da yoktu mevzuatta.
1. Mahkemenin hangi süre içinde başlaması gerektiğine dair bir kayıt da yoktu mevzuatta.
2. eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , eskimiş , eskimiş , ticaret , ticaret , Sandık, çuval, teneke gibi içine ticaret malı konulan koyacaklar
Lisan : Arapça mevżūʿāt
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Söz konusu
1. O hâlde burada yine kanmak ve kandırmak mevzubahistir.
1. O hâlde burada yine kanmak ve kandırmak mevzubahistir.
2. Adından söz edilen
Lisan : Arapça mevzūʿ + baḥs̱
Telaffuz : mevzu:bahis
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Biçimli, düzgün, oranlı, uyumlu
1. Mevzun vücut.
1. Mevzun vücut.
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Ölçülü
1. Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.
1. Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.
Lisan : Arapça mevzūn
meyhane
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Şarap
Lisan : Farsça mey
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Türk halk müziğinde kullanılan, ağzı yassı bir zurna türü
meyan balı, meyan kökü, acı meyan, dikenli meyan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Meyan kökü
bu meyanda
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ara, orta
1. Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı.
1. Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı.
Lisan : Farsça miyān
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Şarkıların makam geçişlerinin yapıldığı ve melodik hareketin nakarata bağlandığı bölüm
Lisan : Farsça miyān
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Fasulyegillerden, 30-60 santimetre yüksekliğinde, tüysü yapraklı, mavimsi, mor çiçekli, tatlı olan toprak altı bölümleri hekimlikte ve serinletici içeceklerin yapımında kullanılan, çok yıllık otsu bir bitki, meyan(I) (Glycyrrhiza glabra)
1. Aracılık etmek
1. Ben bu iki rivayetin arasında meyancılık edecek değilim.
1. Ben bu iki rivayetin arasında meyancılık edecek değilim.
1. isim , isim , isim , isim , Çorba vb. yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sos
Lisan : Farsça miyāne
Telaffuz : meya:ne
meydan dayağı, meydan korkusu, meydan muharebesi, meydan saati, meydan savaşı, meydan sazı, at meydanı, er meydanı, hava meydanı, köy meydanı, ok meydanı, siyaset meydanı, söz meydanı
1. isim , isim , isim , isim , Alan
1. Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu.
1. Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu.
2. Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri
1. Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu.
1. Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu.
3. Bulunulan yer ve çevresi, ortalık
1. Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu.
1. Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu.
4. Fırsat, imkân veya vakit
5. Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer
Lisan : Arapça meydān
1. sebep olmak
1. Bu hareket, daha ileride kim bilir ne boğuşmalara meydan açacaktır?
1. Bu hareket, daha ileride kim bilir ne boğuşmalara meydan açacaktır?
1. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , gelişmek, yayılmak, geniş ölçüde olmak
1. fırsat vermemek
1. Ona ağız açmaya meydan bırakmadım.
1. Ona ağız açmaya meydan bırakmadım.