Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
mevcutluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mevcut olma durumu


mevdu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Emanet edilmiş, verilmiş, bırakılmış


Lisan : Arapça mevdūʿ

Telaffuz : mevdu:

mevduat

İlgili Kelimeler:

mevduat defteri, vadeli mevduat, vadesiz mevduat

Anlamı:

1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Belli bir süre sonunda veya istenildiğinde çekilmek üzere bankalara faizle yatırılan para, tevdiat

Örnek:

1. Vadeli mevduat. Vadesiz mevduat.

1. Vadeli mevduat. Vadesiz mevduat.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yatırım


Lisan : Arapça mevdūʿāt

Telaffuz : mevdua:tı

mevduat defteri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Banka cüzdanı


mevhibe

İlgili Kelimeler:

mevhibeiilahiye

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bağış, vergi, ihsan

Örnek:

1. Bu, sanatımın bana bahşettiği bir mevhibedir.

1. Bu, sanatımın bana bahşettiği bir mevhibedir.


Lisan : Arapça mevhibe

mevhibeiilahiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tanrı vergisi


Lisan : Arapça mevhibe + ilāhiyye

Telaffuz : mevhibe'iila:hiye, l ince okunur

mevhum
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Gerçekte olmayıp var sanılan, var diye düşünülen, kuruntuya dayanan

Örnek:

1. Onun mevhum bir büyüklüğe bile tahammülü olamazdı.

1. Onun mevhum bir büyüklüğe bile tahammülü olamazdı.


Lisan : Arapça mevhūm

mevize
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Vaaz

2. Öğüt

Örnek:

1. Bu mevizeden sonra Alpaslan, hiçbir muhayyilenin tasavvur edemediği bu mehabetli manzaraya bir güneş azameti ile baktı.

1. Bu mevizeden sonra Alpaslan, hiçbir muhayyilenin tasavvur edemediği bu mehabetli manzaraya bir güneş azameti ile baktı.


Lisan : Arapça mevʿiẓe

mevki

İlgili Kelimeler:

birinci mevki, kilit mevki, lüks mevki, müstahkem mevki

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yer, mahal

Örnek:

1. Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı.

1. Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı.

2. Makam

Örnek:

1. Senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu.

1. Senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu.

3. Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema vb. yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer

Örnek:

1. İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş.

1. İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş.

4. Durum

Örnek:

1. Hey Allah'ım! Ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi.

1. Hey Allah'ım! Ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi.


Lisan : Arapça mevḳiʿ

Telaffuz : mevki:si

mevkidaş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aynı mevkide olanlardan her biri


mevkisi olmak
Anlamı:

1. bir işte önemli bir makamda bulunmak


mevkuf
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Vakfedilmiş

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Tutuklu

Örnek:

1. Hapishaneler basılıyor ve mevkuflar paramparça ediliyor.

1. Hapishaneler basılıyor ve mevkuflar paramparça ediliyor.


Lisan : Arapça mevḳūf

mevkufen
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Tutuklu olarak

Örnek:

1. Muhittin Paşa mevkufen Sivas'a getirilmiştir.

1. Muhittin Paşa mevkufen Sivas'a getirilmiştir.


Lisan : Arapça mevḳūfen

Telaffuz : mevku:fen

mevkufiyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tutukluluk

2. Alıkonulma

Örnek:

1. Bu sıkıcı evin içinde, bu mevkufiyetin yalnızlığı içinde çıldırayım mı?

1. Bu sıkıcı evin içinde, bu mevkufiyetin yalnızlığı içinde çıldırayım mı?


Lisan : Arapça mevḳūfiyyet

Telaffuz : mevku:fiyet

mevkufluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mevkuf olma durumu

2. Tutukluluk


mevkut
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Süreli, periyodik


Lisan : Arapça mevḳūt

mevkute
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Belli zaman aralıkları ile çıkan yayın, süreli yayın, periyodik


Lisan : Arapça mevḳūte

Telaffuz : mevku:te

mevla
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Efendi, sahip, malik


Lisan : Arapça mevlā

Telaffuz : mevla:, l ince okunur

Mevla
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı

Örnek:

1. Bakalım Mevla'm neler eyler, ne eylerse güzel eyler.

1. Bakalım Mevla'm neler eyler, ne eylerse güzel eyler.


Özel: Evet

Telaffuz : mevla:, l ince okunur

Mevla'sına kavuşmak
Anlamı:

1. ölmek


mevlasını bulmak
Anlamı:

1. istediğini elde etmek


Mevlevi

İlgili Kelimeler:

Mevlevihane, Mevlevi pilavı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mevlevilik tarikatına bağlı kimse


Özel: Evet

Lisan : Arapça mevlevī

Telaffuz : mevlevi:

Mevlevi pilavı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kemiksiz koyun etinin hafifçe pişirilmesinden sonra nohut, kestane, havuç, soğan, yağ, fıstık ve pirinçle karıştırılıp kısık ateşte hazırlanan bir pilav türü


Mevlevihane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mevlevi tekkesi


Lisan : Arapça mevlevī + Farsça ḫāne

Telaffuz : Mevlevi:ha:ne

Mevlevilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mevlâna Celâlettin Rumi'nin görüşlerine dayanan ve oğlu tarafından kurulan tarikat


Özel: Evet